YAŞLANMA DNA'NIZDA YOK!

APH-2442

Yaşlanma bir zihin kontrol programıdır. İnsanların yaşlılıktan öldüğü bir yalandır çünkü hücrelerdeki DNA'mız için bir "yaş" yoktur. Bedenlerimizdeki hücreler, yaşlı insanlarda bile sürekli olarak kendilerini yenilerler.

Hücre çoğalmasında pek çok hata vardır ama ölümümüzün her zaman biyolojik-duygusal bir nedeni vardır.

Kalp ve akciğerler çalışmayı durdurana kadar bir insanın ölmesi o kadar kolay değildir.

İnsanlar yaşlılıktan ya da hastalıktan ölmezler, insanlar bu yaşlanmaya ve daha sonra ölüme yol açan duygusal çatışmalarından dolayı ölürler.

DNA'mızın yaşı yoktur, bedenlerimizin öldüğü yıllarla sınırlar yaratırız.

Yaşlanma olumsuz düşünceden ve düşük titreşimli bir hâkimiyet durumundan kaynaklanır.

Eğer yaşlanmanın normal olduğuna dair sınırlı bir inanca sahip değilsek, yaşlanmayız ya da en azından yaşlanmanın "normal" olduğu bir hızda yaşlanmayız.

Bunun nedeni:

- cildimiz her 3 ayda bir yenilenir

- her 6 ayda bir kan yenilenir

- akciğerler her yıl yenilenir

- karaciğer 18 ayda iyileşir

- beyin her 3 yılda bir hücrelerini tamamen yeniler

- iskelet 10 yıl içinde tamamen yenilenir

- her kas ve doku 15 yıl içinde yenilenir

- kişiliğimiz bile her 7 yılda bir kendini yeniler

Her şekilde yenilenmemizi sağlamalıyız- gıda, hava, içtiğimiz ve kullandığımız su ve her şeyden önce kendimizle ilgili düşünceler ve bilgiler.

Bizden özenle saklanan bir sır, DNA'mızın yaşlanmamızla ilgili hiçbir veri içermediğidir.

Yaşlanma programı yalnızca zihnimizde, doğduğumuz, büyüdüğümüz ve yaşadığımız çevrede edindiğimiz inanç ve kanaatlerimiz aracılığıyla yaratılır.

Yaşamak, yaşlanmak ve ölmenin normal bir yol olduğuna inanmaya o kadar alışmışız ki…

Neyse ki bizim için gerçekler oldukça farklı. Geçmişte kaybolduğumuzda her zaman geleceğe baktığımız bir sır değil.

Ve aslında geçmişi geride bırakıp ilerlemek, bugünü zihninizde yaşamak ve değiştirmek önemlidir.

DNA bilgi tutar. Bu araştırmayı yürüten ve bir gram DNA'nın 700 terabayt veri depolayabileceğini ortaya çıkaran George Church'e göre DNA bir "depolama ortamıdır".

Veriler 0'lar ve 1'lerdir. Herhangi bir yer ya da şekil kaplamaz.

Emil Lasarov

 

Yaşlanma, fiziksel, zihinsel ve duygusal birçok değişikliği beraberinde getirir. Yaşlanmanın getirdiklerinden bazıları:

Fiziksel Değişiklikler: Ciltte kırışıklıklar, saçlarda beyazlama ve kas kaybı gibi değişiklikler görülebilir. Ayrıca kemik yoğunluğu azalabilir.

Metabolizma Değişiklikleri: Metabolizma yavaşlayabilir, bu da kilo alımına yol açabilir. Ayrıca, vücut yağ oranı artabilir.

Hafıza ve Zihin: Bazı insanlar hafıza kaybı veya zihinsel yavaşlama deneyimleyebilir. Ancak, bu her birey için geçerli değildir; bazıları yaşam boyu öğrenmeye devam eder.

Duygusal Değişiklikler: Yaşlanma, hayata dair perspektifin değişmesine neden olabilir. Bazı insanlar daha fazla huzur bulurken, bazıları kayıplar nedeniyle zorlanabilir.

Bağışıklık Sistemi: Bağışıklık sistemi zayıflayabilir, bu da hastalıklara karşı duyarlılığı artırabilir.

Sosyal Değişiklikler: Emeklilik, çocukların büyümesi ve sosyal çevrenin değişimi gibi durumlar, yaşam tarzını etkileyebilir.

Deneyim ve Bilgelik: Yaş ilerledikçe biriken deneyimler, genellikle daha iyi karar verme ve problem çözme yetenekleri ile sonuçlanır.

Sağlık Sorunları: Kalp hastalığı, diyabet ve artrit gibi kronik sağlık sorunları riski artabilir.

Yaşlanma, hayatın doğal bir parçasıdır ve beraberinde bazı kayıplar getirir. İşte yaşlanmanın götürdüğü bazı şeyler:

Fiziksel Güç: Zamanla kas gücü ve dayanıklılık azalabilir, bu da günlük aktiviteleri zorlaştırabilir.

Esneklik: Eklem hareketliliği ve vücut esnekliği genellikle azalır, bu da hareket kabiliyetini etkileyebilir.

Hafıza ve Zihin: Bazı insanlar hafıza kaybı ve konsantrasyon güçlüğü yaşayabilir. Zihinsel hızda yavaşlama olabilir.

Kendine Güven: Bazı bireyler, yaşlanma ile birlikte özgüven kaybı yaşayabilir; özellikle fiziksel görünüm değiştiğinde.

Sosyal Bağlantılar: Yaşla birlikte kaybedilen arkadaşlar ve aile üyeleri, sosyal çevreyi daraltabilir.

Enerji Seviyesi: Genel enerji seviyesi düşebilir, bu da günlük aktiviteleri ve hobileri etkileyebilir.

Kendine Bakım İhtiyacı: Daha fazla tıbbi yardım ve bakıma ihtiyaç duyulabilir, bu da bağımsızlık hissini azaltabilir.

Hastalık Riski: Kronik sağlık sorunları ve hastalıklar, yaşam kalitesini etkileyebilir.

Bu kayıplar zorlu olabilir, ancak yaşlanmanın getirdiği deneyimler ve bilgelik de önemli avantajlar sunar. Dengeli bir bakış açısıyla yaşamak, bu sürecin olumlu yönlerini öne çıkarabilir.

İşin aslı nasıl bir yaşam kurduğunuza bağlıdır. Çevreniz, çevrenizden çıkıp yeni kültürler tanıyıp tanımadığınız, bu tür değişimleri kabullenebilecek bir eğitim alıp almadığınız da önemlidir. Kısaca sizi siz yapan yakın çevrenizden başlayarak (aile), çeşitli sosyal çevrelerde (eğitim dönemi) geçirdiğiniz zaman ve o sosyal çevrelerin sizi yönlendirmesi.

Elbette sizin kendi iradenizin, içinde bulunduğunuz sosyal çevreyi sorgulayacak ve gelişmelere kapı açacak kadar güçlü olup olmadığınıza da bağlıdır. DNA ile gelen hayatta kalma içgüdüsü yanısıra aklını kullanma biçimi, sizin karakterinizi oluşturur. İster ilk okul mezunu olun ister hukuk fakültesi bitirin, bir ülkeyi yönetmek için seçilmiş ve yönetiyor da olabilirsiniz. Güzel de siz mi yönetiyorsunuz, sizi mi yönetiyorlar? İşte tüm sorun bu.!

"İnsan için zor olan şey, her gün insan kalabilmektir."

Cengiz Aytmatov

https://servetbasol.com

241014