PISA versus MEB

APH-2437

MEB, Uluslararası değerlendirmeleri beğenmeyip kendisi bir araştırma yaptı.

Elde ettiği sonuçlarda, 8. Sınıf öğrencilerinin %60’ının, Türkçe Atatsözleri ve Deyimleri anlamadıkları ve ne anlama geldiklerini bilmedikleri ortaya çıktı.

Kendilerine verilen bir metin içerisindeki gömülü bilgiyi, Türkçe bir metni sadece Binde İki kişi bulabiliyor. Bu Türkçe dahi öğretemediğimiz anlamına geliyor.

APH-2437-2.jpg

100 çocuktan 26’sı, kendisine verilen bir yazıda ne anlatılıyor, anlamıyor.
Yani dört çocuktan biri, okuduğunu anlamıyor. Üstelik Türkiye’de Türkçe eğitim veriyorsunuz ve çocuklar ne okuduklarını anlamıyorlar.

APH-2437-3.jpg

Yaşamlarında bilmedikleri bir şeyle karşılaşanların sadece Binde Biri, bu karşılaştıklarını önceden öğrendikleri bilim ile açıklayabiliyor. Bu feci bir durum. Bu çocuklar size cep telefonu üretemezler, teknoloji üretemezler.

APH-2437-4.jpg

Olaylar arasında neden-sonuç ilişkisini Yüz çocuktan Altmışaltısı kuramıyor. Bu, içinde bulunduğu durumu anlamamayı, anlamayınca sorgulamamayı getiriyor.

 

ODTÜ, Dünyanın En İyi Üniversiteleri arasında 85. sırada idi, şimdi 85. sıradan 801’e düştü.

Boğaziçi Dünyanın En İyi Üniversiteleri arasında 139. idi, şimdi 601. sıraya gerilemiş.

İTÜ, Dünyanın En İyi Üniversiteleri arasında165. idi, şimdi 801-1000 bandına gerilemiş.

Ekonomiyi düzeltirsiniz, aklı başında insanlara verin, bilemediniz 2 ya da 3 senede Türkiye uçuşa geçer. Siyaseti değiştirirsiniz, Anayasa’yı değiştirirsiniz, Hukuk’u ele alırsınız, Parlamenter sistemi ele alırsınız ve düzeltirsiniz.

Ammaa; Eğitimi düzeltemezsiniz.

Üniversiteyi bitiren birini “ya çok kötü idi senin lise eğitimin, haydi yeniden liseye”, liseyi bitirmiş birini de “senin ilk okul eğitim çok kötüydü” diyerek yeniden ilk okula başlatamazsınız.

İşte bundan dolayı nesilleri kaybediyoruz. Biz nesilleri kaybediyoruz.!

Onu yeniden düzenlemek çok ama çok zor. Yaşam boyu eğitim ile bile çok zor.

O nedenle, ekonomiye benzemez, Hukuk’a benzemez, Siyasal Sisteme benzemez eğitim.

Eğitim ölümcül bir noktada ve bunun Türkiye’ye çok uzun vadeli etkileri olacak.”

Emin ÇAPA

 

Havacılık sahasında nitelikli insan yetiştirmenin üniversite mezunu olmaktan geçmediği, planlı ve yasa ile korunan bir meslek haline gelmedikçe bunu başarmanın mümkün olamayacağını defalarca yazdım. İstanbul’da bulunan birçok üniversitede, Ulaştırma Hizmetleri Bölümü Sivil Hava Ulaştırma İşletmeciliği bölümünde meteoroloji üzerine hiçbir altyapıdan vazgeçtim, bilgisi dahi olmadan ders veren öğretim görevlileri mevcut. Sadece “ben yaptım, oldu” mantığı ile, “Cahil insanın ferasetine” güvendiği için YÖK’e atananların oluşturduğu bu cehalet ile sanayileşme, inovasyon ve teknolojide gelişim elbet hayaldir.

Çocuklarımıza daha hayal etmeyi dahi çok görmekte iken.

Kalkınma ve gelişim mi istiyorsunuz, M.K.Atatürk’ün yaptıklarına ve dediklerine bakın.

Bizde gerçekleşmemiş olsa bile en çarpıcı örnek Tayvan örneğidir.

“1970’lerde ucuz işçilik ile üretilen tarım ve oyuncak ile kalkınamayacağını gören Tayvan, 1980’lerde ağır sanayi hamlesi ile kalkınmaya karar vermiş, tüm yatırımlarını buna göre düzenlemişti. Eğitimini Meslek Okulları ve devamı olan Yüksek Okul üzerine kurmuş, yarı iletken üzerine yoğunlaşmış (ara sanayi), ARGE yatırımlarını planlamış ve ülke olarak “Asya Kaplanları” arasına girmeyi başarmıştı. 2011’de Dünyanın üçüncü En İyi Yatırımcısı seçilen Tayvan, son 20 yıldır IT teknolojisi üzerine çalışmakta, bu sektörde de dünya pazarında en büyük beşinci üreticidir. (1525 - Tayyip ve Taiwan)”

Eğitim ile desteklemez iseniz, üretemezsiniz. Eğitimi ARGE ile beslemez iseniz, üretiminizi değerlendiremezsiniz. Eğitimi planlamaz iseniz, ürününüzü pazarlayamazsınız.

Kibir” başlıklı yazım için yapılan yorumlar, plansızlığın sonucu su üzerine çıkan “eğitilmiş eğitimsizliğin” artık saklanamayacak boyutlara geldiğini işaret etmekte.

Sorunlar günlük değil, gelecek nesiller için çözümlenmeli, günlük kısır politikalar yerine Yeni Nesil Havacılık Profesyonelleri (NGAP) üzerine yoğunlaşmalıdır.

Yeterli bir alt yapı olmadan başarmayı hayal bile edemeyiz.

Bu kadar zeki ve pratik zekaya sahip bir millet için kolay bir hamle olacaktır.

“Yaratıcı zekanın iki kaynağı vardır: genetik ve eğitim.

Genetik faktörler şimdilik kontrolümüz dışındadır ama eğitim faktörü tamamen bizim elimizde olan bir faktördür. Üniversite bir lise gibi ders görülen ve bilgi aktarılan bir yer değil, araştırma yapmak için bilgi üretilen bir yerdir. Bilgi üretilmeyen bir yerde üniversiteden bahsedilemez.”

Celal ŞENGÖR

A. Lincoln’un bir arkadaşına çocuğunu nasıl yetiştirmesi üzerine tavsiyeleri;

“Zaman alacak biliyorum, fakat eğer öğretebilirsen ona,

Kazanılan bir liranın, bulunan beş liradan daha değerli olduğunu öğret.

Kaybetmeyi öğrenmesini öğret ona ve hem de kazanmaktan neşe duymayı. Kıskançlıktan uzaklara yönelt onu.

Eğer yapabilirsen sessiz kahkahaların gizemini öğret ona.

Bırak erken öğrensin, zorbaların görünüşte galip olduklarını.

Eğer yapabilirsen, ona kitapların mucizelerini öğret fakat ona sessiz zamanlar da tanı.

Gökyüzündeki kuşların, güneşin altındaki arıların ve yemyeşil yamaçtaki çiçeklerin ebedi gizemini düşünebileceği.

Okulda hata yapmanın, hile yapmaktan çok daha onurlu olduğunu öğret ona.

Ona kendi fikirlerine inanmasını öğret. Herkes ona yanlış olduğunu söylediğin de dahi.

Tüm insanları dinlemesini öğret ona, fakat tüm söylediklerini gerçeğin eleğinde geçirmesini ve sadece iyi olanları almasını da öğret.”

Abraham Lincoln

Dindar ve Kindar bir nesil yetiştirsen bile ona teknolojiyi, inovasyonu ve buluşları yapabilecek seviyede bilim öğret ki kutsal ile uyumlu bir nesil yetişsin.!

"Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz.",

"Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" ve en sonuncusu ve hatta en can alıcı olanı ise

Yunus 100 ayetidir;

“Allah, pisliği, aklını kullanmayanlar üzerine bırakır.”

https://servetbasol.com

240909