Yusuf Dikeç - Şevval İlayda Tarhan
Yusuf Dikeç (d. 1 Ocak 1973, Taşoluk, Göksun, Kahramanmaraş),
Türk emekli astsubay ve atıcılık sporcusu.
Dikeç 2012 Yaz Olimpiyatları'nda 10 m havalı tabanca ve 50 m tabanca dallarında ülkesini temsil etti.
Mersin'de düzenlenen 2013 Akdeniz Oyunları'nda ise bir altın ve bir gümüş madalya kazanmayı başardı.
2016 Yaz Olimpiyatları'nda da yer alan Dikeç, 50 metre tabanca kategorisinde 550 puanla 22. oldu ve elemelerde mücadeleye veda etti.
Jandarma Genel Komutanlığında Jandarma Astsubay Kıdemli Başçavuş rütbesinde emekli bir askerdir.
2024 Yaz Olimpiyatları'nda Şevval İlayda Tarhan ile, karma 10 m havalı tabancada finalde 2. olarak Türkiye'nin bu branştaki ilk olimpiyat madalyası olan gümüş madalya kazandı.
Yusuf Dikeç, Olimpiyat resmi sayfasında yer alan hayat felsefesinde
...“Başarı elleriniz cebinizdeyken gelmez.” ifadelerini kullanmıştır.!
Yusuf Dikeç, Jandarma Gücü Spor Kulübü bünyesinde spor hayatını sürdürmektedir.
Bir de hakkında yorum yapanları dinleyelim;
Eğer başarısız olsaydı,
“Böyle ekipmansız, eller cepte atış mı yapılır! Olimpiyatta bu ne laubalilik?” denecekti.
Bu atış, madalya almak koşuluyla “karizmatik” sayılacak bir atış tarzıydı, madalya getirdi ve tüm dünyanın gündemine oturdu.
1. Ders: Gidiş yolunun değerini ulaştığın sonuç belirler. Sonuçta başarı varsa yaptıkların herkeste hayranlık uyandırır, sonuçta başarı yoksa en vasıfsızdan bile nasihat alırsın.
Herkes gibi teçhizatlı bir atışla altın madalya alsaydı bu kadar ses getirmeyecekti.
Dünyada ‘trend topic’ olan, Elon Musk’ın bile tebrik ettiği, muhtemelen gözlük firmaları başta olmak üzere birçok sponsorun kapısını çalacağı kişi yarışmada 2. oldu. Birinciyi, yani altın madalya alanı kimse konuşmuyor.
Yani “karizmatik, farklı, özgün” bir gümüş madalya, “sıradan” bir altın madalyadan çok daha değerli olabiliyor.
Ders 2: Sıra dışı ve özgün kalabilmek gümüşü altından, ikinciyi birinciden, yarını bugünden daha değerli kılar.
Bize bugüne kadar hep “Ellerin cebinde başarıya ulaşamazsın” dendi. Hep diğerleri gibi, yani olması gerektiği gibi olmamız öğretildi.
Düşünsenize genç bir sporcu antrenmanda elleri cebinde bu şekilde atış yapıyor. Muhtemelen azarlanır, ekipman takması için zorlanır, ısrar ederse takımdan çıkarılırdı.
Meğer, mesele ellerin cepte olması veya bilinen doğruları uygulaman değilmiş. Sana en uygun, performansını maksimize edeceğin o kendi yolunu bulmakmış.
Ders 3: Tüm gücüyle seni sıradanlaştırmaya çalışan bir dünyada kendin olarak kalabilirsen, ellerinin cebinde olması bile sana yardımcı olacaktır.
Teşekkürler Yusuf Dikeç..
MUSTAFA
KEBAT
İş sağlığı ve eğitim koordinatörü
Milli Sporcumuz Emekli Astsubay Kıdemli Başçavuş Yusuf Dikeç'in Olimpiyat havalı tabanca atışlarında kendisine ve ülkemize gümüş madalya getiren atışındaki soğukkanlılığı, dünya basınında olimpiyat tarihinin en karizmatik ve "cool" hareketi olarak yorumlanıyor.
Japonlar bizden daha çok konuşuyor bunu, dünden beri şuna keyifleniyoruz.
"Türk amca" diye hitap ettikleri Milli sporcumuz Yusuf Dikeç Başçavuşumuzun "no-scope" atışını bayağı övüyorlar. Japon sosyal medya gündemi bizi daha popüler hale getirdi
Milyonlarca paylaşım
Erkan
Ayan
erkanayan.net
2000'li yıllarda 30 yaş altı 45milyon Gencimizi Bilimsel, Sportif, Sanatsal olarak Dünya düzeyinde eğitse idik; Dünya'nın en ileri ülkeler arasına girebilir idik. Maalesef Siyasi tercihler ile Fen Liseleri azaltıldı, Anadolu Liseleri bayağılaştırıldı, Endüstri, Teknik ve Meslek Liseleri zorunlu kadar numune bırakılarak Eğitimin %90'ı İmam Hatip ile Tekke, Zaviye, Cemaatlere teslim edilerek, Araplaşmaya evrilme dönemine sokulmaya çalışılmaması gerekir idi. 20 yılda Onu aşkın Milli Eğitim Bakanı ve Yönetimi ile ve her gelen Yönetimin Sistem değişmesi ile Sistemsiz, Politikasız Milliliğin Siyasileştirildiği bir süreç ile Türkiye savrularak olan rastlantısal başarılar ancak bireysel inat, çaba, çalışma ve şans faktörlerine kalmaktadır.
Orhan B.
Savunma Sanayii Danışmanı-Defence Industry Advisor
(Milli, NATO, UA, Tesis, Üretim, Kuruluş, Güvenlik, Belgelendirme)
Eğer, bu kıymetli astsubay arkadaşımıza Türkiye olarak önem verseydik, daha iyi antrenmanlar yapabilseydi, imkanlar verilseydi ben yürekten inanıyorum ki dünya baş şampiyonu olur. İşte sporcumuza bu kadar önem veriyoruz. Ben de bir asker olarak meslektaşımı yürekten tebrik ediyorum. Ben yürekten inanıyorum ki DUNYA ŞAMPİYONU olacaktır.
Avni
DOĞAN
Emekli Uçak Bakım Subayı, Kalite Kontrol Uzmanı, Jet ve Pistonlu motorlar Teknik Öğrt. Gör. Makina Bakım Onarım Müdürü
Olayın bir de perde arkası var;
“Geçen sene olimpiyat kotasının verildiği yarışmadan 3 gün önce elimden silahımı aldılar. Elimden silahımı alanlar ve buna sessiz kalanların dışındaki herkese bu başarımı armağan ediyorum.”
Yaşamı boyunca, çocukluğumuzdan ölümümüze kadar ezilmiş, horlanmış, yasaklanmış, itilmiş, kakılmış olduğumuz bir eğitim sistemimiz var. Düşünceyi suç sayan, itaatkar, biat eden, üstünden fazla bilmemesi gereken (bilirse dışlanır ve horlanır), izin verildikçe konuşan, müsaade edilenleri yapan, sanata mesafeli, sporu ise birilerinin oluru ile yapmasına izin verilen, sınırı aşınca elindeki imkanları kısıtlanan bir insanı düşünün. Hele hele bir sporcuyu. Bunların daha da beterini Türk Kadın Milli Voleybol takımındaki kardeşlerimiz yaşadı (ikisi için neler denmedi) ve Federasyon başkanı isyan etmişti hatırlayın. Yusuf Dikeç’in verdiği resmi demeçler, geleceğini kurtarma adına kullandığı özel sözcüklerde gizli. Bir de bu tavrı savunmak zorunda bırakılışı var ki, ne desem bilemedim.
“Sükse değil denge!”
- Atış yaparken pozunuz dünya basınında geniş yer buldu. Bu kadar konuşulacağını bekliyor muydunuz?
- “Açıkçası bu pozu sükse olsun diye yapmadım. 24 yıldır bu sporu yapıyorum. 5 Dünya, 4 Avrupa şampiyonam var. O yarışmalarda da aynı pozisyonda aynı şekilde atış yaptım. Vücudumu daha stabil ve dengede tutabilmek için elim cebimde atış yapıyorum. Atış pozumun bu kadar konuşulacağını da hiç beklemiyordum. Ben de açıkçası çok şaşırdım. Yurt dışındaki arkadaşlarım da atış pozumun çok konuşulduğunu söyledi. İnanın beklemediğim bir şeydi. Japonya'dan ‘Ülkemizde çok meşhur oldun’ diye mesajlar geliyor. Sırbistan'da da aynı şekilde çok konuşuluyormuşum. Birinci olan Sırp arkadaşım bana mesaj attı, ‘Birinciliği biz aldık ama en çok sen konuşuluyorsun. Altın madalyayı biz mi aldık, siz mi aldınız karıştırılmış gibi’ dedi.”
Türk insanının, baskıya vücut dili ile verdiği yanıt dünyada yankılanırken, futbolcusundan yüzücüsüne hemen her sporcu, bu jesti kendine uygulanmış istenmeyen tavırlar ile özleştiriyor ve dışa vuruyor ise, bu dünya halklarının uyanışı anlamına gelmekte.
Hem de özgürlüğün beşiği Fransa’da ((Liberté, Égalité, Fraternité).).
240812