SEN AĞA BEN AĞA, BU İNEĞİ KİM SAĞA?..

APH-2429

-Çobanlık yapar mısın?
“Yok almayayım”
“Kim yapacak?”
“Afganlar..”

- / -

-Tarlada çalışır mısın?
“Yuh, daha neler!”
“Kim yapacak?”
“Türkmenler..”

- / -

-Bebek bakıcılığı yapar mısın?
“Ben kendi bebeğime bakmıyorum, başkasının bebeğine niye bakayım?”
“Kim yapacak?”
“Özbekler..”

- / -

-Çay, fındık toplar mısın?
“Başka işim mi yok?”
“Kim yapacak?”
“Gürcüler..(Şu sıralar Afrikalılar)"

- / -

-Sanayide, fırında, inşaatta, kazma kürek işinde çalışır mısın?
“Enayi beni mi buldun?”
“Kim yapacak?”
“Afrikalılar…”

- / -

SONUÇ

“Yahu senin benim tenezzül etmediğimiz bu işleri kim yapacak?”

En az iki, en fazla 6 sene meslek öğrenimi için senelerini, ailenin gelirlerini ve ülkenin varlığını kullanarak meslek sahibi olduklarını YÖK denen “Ben cahil insanımın ferasetine güvenirim” diyerek kuruma atanmış gibilerin diploma vererek ortaya saldıkları, ne iş ve hangi konuda olursa olsun, üniversite mezunu diye curriculum vitae’sine yazıp, marketlerde kasiyerlik yapanların çoğu, baba geleneğini devam ettirmeyenlerden oluşmakta. Bu ise senelerini, ailenin gelirlerini ve ülkenin varlığını boşa harcamışların eseri değil, uluslararası havalimanı olmayan yerlere Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakülteleri, Sivil Havacılık Yüksek Okulu, Sivil Havacılık Meslek Yüksek Okulu ve daha bilmem ne fakültelerini açarak vasıfsız işçi yetiştirmeleri, yüzme bilmeyen Kabin Memurları ve işin en kötüsü, havacılık dili bile ayrı bir İngilizce iken, normal İngilizceyi bile bilmeyen yüzlerce, binlerce ‘meezun’ verilmesine ön ayak olanların eseridir.

Ülkemizde havacılık sanayiinde mevcut bir avuç şirketin çalışan sayısı belli ve bu sayının dönüşüm hesabını yapmadan üniversite açıp işsizliği ve o beldenin makus talihini değiştirdiğini ifade ile havalimanı yapıp üniversiteler açarak işletme zararını arttıran zihniyet, aslında kendi halkına göstermelik de olsa fayda yerine zarar verdiğinin farkında olmadığını söyleyemem ama gerçek böyle.

Bu okullar, ortada Doc 9835 (2004) ve ülke yansımaları olan SHT-1DY, SHT-66L-HS ve daha yazmaya gerek olmayan ilgili birçok talimat mevcut iken bu üniversitelerin büyük bir çoğunluğunun Türkçe eğitim vermeleri, eğitim veren kişilerin çok büyük bir çoğunluğunun ICAO lisans, sertifika ve ilgili ICAO denetimli kursları dahi görmemiş olmaları, ülke için senelerini, ailenin gelirlerini ve ülkenin varlığını boşa harcamış olduklarını bildikleri halde devam etmeleri akıl almaz bir hıyanettir.

Bir yer hizmet şirketinde mali memur olarak işe başlayan birinin yıllar sonra Meteoroloji dersini çok ünlü bir üniversitede vermiş olması trajikomik bir durum değil, çarpıcı, olmaması gereken ve hatta akla dahi gelmemesi gereken üzücü bir örnektir.

Haydi bu okulları açtın, bari İngilizce olarak eğitim vermelerini zorunlu kılsaydık, mesleği yapamayanların elinde çok muhteşem bir bilezik daha takmış olurduk. İngilizce bilmenin kişiyi markette kasiyerlik yerine ünlü bir markanın elit bir mağazasında kasiyerlik yapması bile kişiye, markaya, etrafa ve ülkeye bir kazanım sağlardı.

Türkiye ve ABD'de işletme, finans eğitimi alan ve alanında çeşitli kurumlarda çalıştıktan sonra memleketi Malatya'ya dönen girişimci Önder Bor, süt çiftliği kurdu. Devlet desteğiyle büyüttüğü çiftliğinde 600 sağımlık ineği bulunan Bor, günlük 10 bin ton süt üretiyor.

Türkiye ve ABD'de işletme, finans eğitimi alan ve alanında çeşitli kurumlarda çalıştıktan sonra memleketi Malatya'ya dönen Önder Bor, çiftlik kurarak süt üretimine başladı.

Devlet desteğiyle büyüttüğü çiftliğinde 600 sağımlık ineği bulunan Bor, günlük 10 bin ton süt üretiyor. Bor, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Bilkent Üniversitesi İşletme Bölümü'nden mezun olduğunu ve 1998'de ABD'ye giderek San Francisco'da uluslararası ticaret okuduğunu söyledi.

Önder BOR

-/-

Yurt dışından Türkiye'ye dönen genç girişimci Bedir Çelik, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumunca (TKDK) sağlanan destekle Şanlıurfa’da hayalindeki kırmızı et üreten tarımsal işletmeyi kurdu. Geçen yıl TKDK'ye başvurduğunu anlatan Çelik, çiftçiliğe ailece aşina olduklarını aktararak Şanlıurfa Tarıma Dayalı İhtisas Besi Organize Sanayi Bölgesi'nde çiftlik kurmak için tahsis usulü arazi satın aldığını ardından inşaat, makine ve ekipman için TKDK'ye başvurduğunu anlattı.

Tarıma Dayalı İhtisas Besi OSB’nin Şanlıurfa’ya çok büyük bir katkı sağladığını, TKDK ve Ziraat Bankasının desteklerinin hayvancılığı çok daha cazip hale getirdiğini belirten Çelik, şehirde bitme noktasında olan hayvancılığın potansiyelinin tekrar arttığını kaydetti.

Bedir Çelik

Bu tür imrendirici haberler çok dikkat çekmiyor. Artık öyle bir güven yoksunu ülke durumuna gelmişiz ki, gençlerimiz ne yapacaklarını bilmiyorlar, onlara yol gösterenler arasından iyi ve kötüyü bile ayırt etmekte zorlanıyorlar. Tarım ve hayvancılıkta zorlanan aileler, varlarını yoklarını bu nedenle evlatları için başka yer ve mesleklerde arasın diye üniversitelere gönderiyorlar ama hangi üniversitenin kendileri için yararlı olduğunu ya da olacağını bilmeden.

Cehaletin tam da tanımı bu. Elindekinin kıymetini değerlendirmemek ya da değerlendirecek eğitimi vermemiş olmak. Ağrı da, Bayburt da, Muş da, Iğdır da, Kars da, Uşak da, Erzincan da Sivil Havacılık Üniversitesi kurmak yerine yöresel üretimler üzerine fakülteler kurup desteklese idik, Afganlar, Türkmenler, Özbekler, Gürcüler, Suriyeliler ve Afrika kökenlilere iş imkanı yine sağlayabilirdik belki ama yetişmiş vasıflı gençlerimiz için, ülkemizin üretimi ve yararı için çalışır olurlardı.

Bir de konunun başka bir yönünü dillendirmek gerekir. Boğaziçi mezunu bir gence başlayacağı işte çalışacağı fabrikada veya plazada yerleri de sen temizleyeceksin deseler tepkisi ne olurdu? (Ki yabancı ülkelerde bu gerçekleşmekte) Ülkemiz söz konusuyken iş beğenmeyen, verilen her işi eleştiren bizler yurt dışında tuvalet bile temizlemeyi kendimize nasıl reva görebiliyoruz? Haydi mesleğini yapabilecek şartları değerlendiremedin, mesleği yüzünden yurtdışına giden ve arkasından “giderlerde gitsinler” diyebilen bir zihniyetten başka ne bekleyebiliriz?

Kimseden bir şey beklemeden, eğitimini de almış olsanız, kendinizi eğitmekten, yenilemekten ve sorgulamaktan vazgeçmeyin.

“Ey yükselen yeni nesil, gelecek sizindir.
Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve sürdürecek sizsiniz.”

https://servetbasol.com

240715