CEHALETİN İNTİKAMI
Büyük Friedrich, Aydınlanma Çağı'nın önde gelen hükümdarından biri. İlham kaynağı da Voltaire...
Büyük Friedrich neler yapmıştı:
1. Orduyu
kuvvetlendirdi.
2. Prusya’yı adil bir devlet yaptı.
3. Okul sayısını artırdı. Aklı ve bilimi rehber edindi.
III. Mustafa cahil bir adamdı. Kafeste (şehzadelerin haremdeki hapishasinde) 27 yıl geçirmişti. Ülkeyi müneccimlere danışarak yönetirdi. Prusya girdiği bütün savaşları kazanınca, “Her halde onun müneccimleri, benimkilerden daha iyi” diye düşünerek, Friedrich’ten üç müneccim rica etti. Kral, müneccim yerine akıl gönderdi.
- “Benim üç müneccimim:
1. Güçlü bir ordu,
2. Güçlü bir ekonomi ve dolu bir hazine,
3. Tarih okuyarak günü anlayıp, geleceği öngörmek,” dedi.
Bizimki anlamadı tabi Kral’ın ne demek istediğini;
- “Kefere yardım etmek istememiş,” dedi.
Hatta, “Batı bizi kıskanıyor” diye aklından geçirmiş bile olabilir.
O sırada, Fransa’nın İstanbul Büyükelçisi olan amcasını ziyaret için İstanbul’a gelen Baron de Tott ile tanıştı. Baron kurmay subaydı. Fırsatı kaçırmak istemedi bizimki ve Osmanlı ordusunu inceleyerek kendisine bir rapor vermesini rica etti. İnceledi Baron ve dedi ki:
- “Silahlarınız çok eski, subaylarınız bilgisiz. Okula ihtiyacınız var.”
Yutmadı tabi Sultan;
-
-“Medreselerimiz ve orada çok bilgili büyük alimlerimiz var” diye karşılık verdi.
Ve karar verdiler, beraberce medreselerimizdeki alimleri sınamaya. Sultan,
- “İstediğin adama istediğin soruyu sor” dedi.
Adam göklerden değil, yerden bir soru sordu.
- “Bir üçgenin iç açılarının toplamı kaç derecedir?”
Kimsede cevap yok. Sonunda Medrese Emini bir cevap vermek zorunda olduğunu hissederek,
-
-“Üçgenine göre değişir, Sultanım,” dedi.
Baron bunu Avrupa’da ilkokul öğrencilerinin bildiğini söyleyince, Sultan yeni okullar açılmasını kabul etti. Bu arada, Çeşme Deniz Savaşı çıktı ve cahil subayların kumandasındaki Donanmada bir gemi dışında tümü Ruslar tarafından yakıldı. Kurtulan gemi Cezayirli Gazi Hasan Paşa’nın gemisiydi.
Bu facia üzerine, öncelikle bahriyeli subayların eğitilmesi için okul açıldı: Mühendishane-i Bahri Hümayun; yıl 1773. Bu tarih mühendis eğitiminin başlangıcı olduğu için İstanbul Teknik Üniversitesi’nin de kuruluş tarihi olarak kabul edilir.
Bugün ülkemizde Prusya Kralının bahsettiği üç müneccimle kastettiği olgu, ne yazık ki yok. Hala depremin bizim sınanmamız için gerçekleştiğini sananların çoğunlukta olduğu bir toplumda yaşıyoruz.
Yıl 2024... 81 ilin Valisi İmam Hatip mezunu.
250 sene sonra müneccim devrine döndük hamdolsun.
Korkarım yakında İntegrali de müfredattan çıkarırlar kullanışlı değil diye.
“İnsan soyunun gerçek ahlaki sınavı, onun merhametine bırakılmış olanlara davranışlarında gizlidir.”
İnsanlar, anlam veremedikleri merhametsizlik karşısında çaresiz kalıp, insanlardan uzak durmayı tercih etmişlerdir genellikle. “Dünya Hassas Kalpler İçin Bir Cehennemdir!..”
İnsanların yüzde doksanı poetik, retorik, diyalektik ve sofistik alanda akıl yürütme ile düşünür ve yaşar. Çok az kısmı ise analitik akıl yürütebilir.
Poetik (şiirsel) ikna içermez, sadece bir konuya eğilimi artırır. Kötüyü iyiye, çirkini güzele veya tam tersi düzeyde kalır.
Retorikte (Söylev, hitabet) ikna vardır. Muhatabını ikna etmek esastır, ama yine duygusal alanda kalır. Kitaplara özellikle kişisel gelişim kitaplarına bakın.
Diyalektik (konuşma tarzı, lehçe) ise iknadır ama muhatabı değil, tribünleri ikna etmek için kullanılır. Yaygın bir şekilde siyasette kullanılır.
Felsefenin (düşünce bilimi) bazı açılımlara bakın, ya da otopsi yapan bir cerrahı izleyin. Burada duygu olmaz.
Sofistik (yanıltmalı) işte tam da sosyal medya ve/veya görsel medyadaki bazı bilgiçlerin akıl yürütme şeklidir. Burada amaç ne ikna ne de hakikattir. Burada amaç “algı yaratmak” ve bundan nemalanmaktır. Burada gerçeklik amaç edilmez çünkü bir konunun her iki taraftan da ele alınabileceği, savunulabileceği temeldir ve algı yoluyla çıkar sağlanacağı açıktır.
Analitik ise (çözümlemeli) duygulardan arındırılmış, saf akıl kullanımı ile düşünmektir, amaç saf gerçektir.
Söylenebilecek her şeyin söylendiğine eminim,
Ama hepsinin duyulduğuna emin değilim.
Aliya
İZZETBEGOVİÇ
Haklı olarak sormak isteyebilir siniz “Hiç mi iyi olan bir şey yok mu?” diye.
Söyleyeyim. İyi olan beş şey var:
- Bilge ve yaşlı insanlar.
- Görüşmek için eski arkadaşlar.
- Isınmak için yakacak eski odun.
- İçilecek eski şarap.
- Okunacak eski kitaplar.
Émile A. Faguet
240513