YASA
Atinalı Demosthenes: “Yeni yasa teklifinde bulunan kişi boynuna ip geçirerek bunu yapar. Teklif övgüye değer ve faydalı görünürse yasayı öneren geri çekilir ve hayatı kurtulur. Aksi takdirde ipi gereriz ve yasayı öneren ölür”.
Montesquieu ekler: "İnsanların zihninden çok doğadan gelen bir tuhaflık nedeniyle bazen bazı yasaların değiştirilmesinin gerekli olduğu doğrudur. Ancak bu durum nadirdir ve icabında ona yalnızca titreyen bir el ile dokunmak gerekir".
İnsanlık dün doğmadı. Yüzbinlerce yıl boyunca kanıtlanarak evirilmiş gelenek-görenek (adap) var. Yazılı ve resmi olmayan bir demokratik süreç.
Yunanlardan esinlenen Roma İmparatorluğu yasa önerilerini "pontif" denilen köprü inşasından sorumlu taşçı loncasına onaylatırdı (malum mason = inşaatçı). Bu lonca sonradan Kanon (kanun) fıkıhtan sorumlu papalık oldu.
Justinianus kodeksini Bizans eyaletlerine dayatınca bazıları isyan etti, Perslerle savaşmaya engel oldu, Yahudiler ve Araplar yerel örflerine uygun şeriata geçti.
Papa Moğollara elçi gönderdi, Mısırdan Çin'e kadar "Moğol Yasaq"ı uygulandı. Devletin işleyişini ve ipek yolu ticaretini düzenleyen bu yasalar (yasaq), gerisini yerel geleneklere bırakıyordu. Osmanlı hanedanı bu yaklaşımı devam ettirdi: her millet kendi ruhbanından kul hakkı arardı.
Hükümdarın tek görevi: halkı tüccarların tamahından korumak. Denetimsiz alışverişte kılıç hakkı geçerli idi. Çiftçilerden kolayca ucuza alabilen güçlü, buğdayı, yetimin ağzından aldığı ekmeği tek elden pahalıya satarak gücüne güç, servetine servet katabilirdi. Tabii bu bahsettiğimiz MÖ.4. yy düzenlemesi idi.!
(Aphrodisias)
Mezhep savaşları sonucu Fransa'da Turgot buğday ticaretini spekülasyona açarak halka açlığı tattırdı. "Ekmek yoksa çörek yesinler" sözü asilleri giyotine gönderdi. Vergi ödeyen 250 bin varlıklı burjuva seçme ve seçilme hakkını kendine verdi, ilk yasa toprağın özel mülkiyeti oldu, topraklara el koydular. Mahsulden pay ödemek karşılığı toprağı asil ve ruhban sınıflardan kiralayan çiftçiler, yeni sahiplere nakit kira ödeyemeyince kovuldular, yerlerine koyun otlatıldı. Terra Nullius (sahipsiz topraklar) ilan edilen kıtalara fetih ve yağma için gidenler, toprağa el koydu, insan sayılmayan yerliler açlıktan öldü.
(Sahipsiz Arazi)
Almanya'da ırk bazında refah hak oldu, Slav isçiler 3'er takım halinde çalıştırıldı, en verimliye 3 bin kalori, diğer 2'ye 900 kalori yiyecek ile rekabet desteklendi. Merkezi denetim yoktu, yetkileri devretmek ve amaçlar doğrultusunda yönetim vardı
Son 80 yılın düzenlemelerine hükmedecek yasalar henüz uygulanmadı. Gelenek-görenek (Adap), insan onuru ve doğal kut göz ardı edildi. Küresel ticareti denetleyecek bağımsız güç yok, hatta küresel yatırımcıları çekmek uğruna ulusal yasalar satılık oldu. Yıllardır süren kılıç hakkıyla kontrollü çöküş ile ülkeler arasındaki güç, kıyas götürmez bir şekilde farklılaştı.
(Demokrasi
götürmek)
Örf ve âdet hukuku, birbirine benzer eylem ve davranışlara, hukuksal olaylara veya hukuksal münasebetlere, yaşanan zaman zarfında bağlanan hep aynı çözüm şeklinin kuşaktan kuşağa aktarılması yoluyla, belirli bir insan topluluğunda yerleşerek bir hukuk kuralı haline gelmesi olarak tanımlanmaktadır.
Bir de meşhur Murphy Kanunları vardır ki, her dil, kültür ve toplumda kabul görmektedir.
"Bir şeyin ters gitme olasılığı varsa, mutlaka ters gidecektir."
"Her şey yolunda gidiyorsa, kesin bir terslik vardır."
"Hiçbir şey göründüğü kadar kolay değildir."
Annemizin kurallarını (yasalarını) ve verdiği yaşam derslerini de unutmayalım;
Duaların Gücünü:
"Yat kalk dua et ki baban, müzik setinin
bozulduğunu fark etmedi..."
Mantıklı Düşünmeyi;
“Ben öyle diyorsam öyledir…!!!”
Abartmayı:
"Sana 500 bin defa söyledim kirli
ayakkabılarınla içeri girme diye..!"
Davranış Psikolojisini:
“Babana çekeceğine biraz bana çekseydin noolurdu?…”
Sabırlı olmayı;
“Baban eve gelsin, sen görürsün”
Hakkımızı alacağımızı;
“Eve vardığımızda ben bilirim sana yapacağımı”
Genetik bilgileri;
“Sen de o lanet olası babana çektin.”
Bilgeliği;
“Benim yaşıma gel de anlarsın o zaman.”
VE ..Adaleti;
“Bir gün senin de çocukların olacak, inşallah onlar da sana senin şimdi bana yaptıklarını yaparlar…”
Yasaların doğuş nedenleri arasında annelerimizin katkılarını kimse yadsıyamaz.!
240415