Demir
Yüzük
Tüm Kanadalı mühendisleri birbirine bağlayan özel bir törenin yaratılmasındaki ilham kaynağı, 25 Ocak 1922'de Kanada Mühendislik Enstitüsü'nün 36. Yıllık Profesyonel Toplantısı'nda "Mühendisliğin Romantizmi" konulu bir konuşma yapan ve mühendisler arasında birliktelik ruhunun geliştirilmesini isteyen Toronto Üniversitesi'nden Profesör Herbert E.T. Haultain'e atfedilmelidir. Aynı günün ilerleyen saatlerinde Profesör Haultain temasını genişletti ve genç mezunların tıp mesleğindeki Hipokrat yemini gibi bir yemin ya da inanç geliştirmelerini önerdi. Dr. John M.R. Fairbairn, Kanada Pasifik Demiryolu Şirketi Baş Mühendisi, eski başkan olarak kürsüdeydi. Ayrıca enstitünün diğer altı eski başkanı da özel konuk olarak hazır bulundu. Profesör Haultain'in önerisi üzerine, bu yedi eski başkan, Geçmiş Başkan Fairbairn'in başkanlığında, bu öneriyi hayata geçirmek üzere bir komite oluşturdular.
Ekim 1923'te Profesör Haultain, Dr. Fairbairn ile temasa geçerek, Nobel Ödülü sahibi, İngiltere'nin o dönemdeki en önemli edebiyatçılarından biri ve mühendislik başarılarına olan ilgisiyle tanınan Rudyard Kipling'in mühendislik mezunları için bir inanç veya meslek yemini geliştirilmesine katılmaya davet edilebileceği önerisinde bulundu. Fairbairn bunu kabul etti ve 18 Ekim 1923'te Kipling'e bir talep gönderildi.
Kipling projeye katılmaktan memnuniyet duydu ve 9 Kasım 1923'te Profesör Haultain'e bir Mühendis Çağırma Ritüeli taslağı ile birlikte Ritüelin ayrılmaz bir parçası haline gelen bir dizi açıklayıcı notla yanıt verdi. Bazı detaylar üzerinde yapılan fikir alışverişlerinin ardından, 1925 yılının başlarında hem Kipling hem de Fairbairn'in EIC Geçmiş Dönem Başkanları Komitesi (Yediler) tarafından nihai bir versiyon üzerinde anlaşmaya varıldı.
Ritüelin açılış töreni 25 Nisan 1925'te Montreal'de yapıldı ve aralarında Dr. Fairbairn ve Danışman Mühendis Bay Robert A. Ross'un da bulunduğu altı tanınmış mühendis tarafından yemin edildi. Bunu 1 Mayıs 1925'te Toronto Üniversitesi'nde düzenlenen ve Toronto Üniversitesi Mühendislik Mezunları Derneği'nin 14 yetkilisinin yükümlülük altına girdiği ve böylece Kamp 1'in oluşturulduğu bir tören izledi. Kısa süre içinde Montreal (1926), Kingston (1927), Regina (1928) ve Vancouver'da (1930) ve sonraki yıllarda Kanada'nın diğer merkezlerinde başka kamplar kuruldu ve günümüzde (2019) toplam 27 kampa ulaştı.
İlk törenleri takip eden aylarda, Ritüelin yönetimi ve Yükümlülük Yüzüğünün tasarımıyla ilgili bir dizi ayrıntı Kipling, Profesör Haultain ve “Yediler” arasındaki yazışmalarla çözüme kavuşturuldu. Kipling, başlangıçta Profesör Haultain tarafından temin edilen orijinal dövülmüş demir halkaların muhafaza edilmesini istedi ve Mart 1926'da Müdür Ross tarafından hazırlanan Yönetim Kurulu onayladı.
Bugün, "Bir Mühendisin Çağrılma Töreni"nin metni ve törensel yönleri, Kipling tarafından hazırlanan ve "Yediler" tarafından onaylanan versiyonu değişmeden kalmıştır. Dil şiirsel zenginliğini ve ciddiyetini korurken, metindeki dini referanslar tarihsel ve alegorik değerler katmakla beraber bu hiçbir şekilde dini bir tören değildir. Kipling'in de belirttiği gibi:
"Ritüel, genç mühendisi mesleğin ve öneminin bilincine yöneltmek ve yaşlı mühendislere genç mühendisleri kabul etme, karşılama ve başlangıçlarında destekleme sorumluluklarını belirtmek gibi basit bir amaçla oluşturulmuştur."
Rudyard Kipling tarafından kaleme alınan “Bir Mühendisin Çağrılma Töreni” ve notları, tüzük ve Yönetim Kurulu ile birlikte ilk olarak 5 Haziran 1926 tarihinde telif hakkı korumasına alınmıştır. Bir Mühendisin Çağrılması Ritüeli'nin koruyucusu ve yöneticisi olarak “Yediler Şirketi”ni kuran patent mektupları 18 Mart 1938'de Quebec yasaları uyarınca verilmiştir. 1961'de demir halka ticari marka koruması aldı ve Kanada'nın dört bir yanında bulunan kamplarla birlikte şirket federal bir şirket olarak yeniden kuruldu.
Ritüel herhangi bir üniversite, kolej ya da mühendislik kuruluşuyla bağlantılı değildir; Kurum tamamen bağımsız bir organdır.
https://ironring.ca/background-en/]
Kabul edilen yemin metni şöyledir;
bu işin üstatlarının ve meslektaşlarımın huzurunda, bilgim
ve gücümün yettiği kadarıyla, kendimi Namusum ve Soğuk Demirim üzerine söz
veririm. Bundan böyle, bir Mühendis olarak insanlığın önünde yaptığım işlerde
ya da Yaratıcımın önünde kendi Ruhumla olan ilişkilerimde, Kötü İşçilik ya da
Hatalı Malzemenin geçmesine izin vermeyeceğim ya da buna göz yummayacağım.
Elimi koymaya
çağrılabileceğim herhangi bir eserin onuru, kullanımı, istikrarı ve
mükemmelliği için ZAMANIMI esirgemeyeceğim; Düşüncemi esirgemeyeceğim, Özenimi sakınmayacağım.
Bu iş için ADİL ÜCRETİMİ açıkça
alacağım. Mesleğimdeki itibarımı onurlu bir şekilde koruyacağım; ancak hiçbir
şekilde muhatap olabileceğim hiç kimseden övgü ya da memnuniyet koparmaya
çalışmayacağım. Ayrıca, mesleki kıskançlığa ve herhangi bir iş alanında çalışan
meslektaşlarımın küçümsenmesine karşı hemen ve ihtiyatlı bir şekilde elimden
gelenin en iyisini yapacağım.
KESİN BAŞARISIZLIKLARIM ve
İHMALLERİM İÇİN. Burada toplanmış olan üstlerimden ve Çağrıdaki meslektaşlarımdan
şimdiden af diliyorum; günaha girdiğim, zayıf düştüğüm ve yorulduğum anlarda,
bu Yükümlülüğümün ve önünde ant içtiğim topluluğun anısının Rabbimin, bana
yardım etmek, teselli etmek, dizginlemek ve beni unutmaması için dua ediyorum.
Rudyard Kipling
https://commons.wikimedia.org/wiki/File:Ritual_of_the_Calling_of_an_Engineer_Oath.jpg
Yüzüğü taktıktan sonra Mühendis şu duayı eder:
“Ulu Tanrım, bu garip ve
harika evrenin Rabbi, bu saatte senden rehberlik istiyoruz. Yaratılışın
zenginlikleri ve en iyi düşündüğümüz şekilde kullanmamız için elimize verdiğin
kaynaklar için sana şükrediyoruz. Görevin büyüklüğü karşısında alçak gönüllüyüz.
Tanrım, mühendisler olarak yükümlülüklerimizi yerine getirebilmemiz için bize
adanmışlık ve bilgelik ver. Yük taşıyabileceğimizden daha ağır göründüğünde
bizi güçlendir; işler ters gittiğinde bizi ayağa kaldır ve iyi işler yaparken
yorulmamamızı sağla. İlahi rehberlik altında, imkansız
gibi görünen projeleri üstlenelim ve kendimizi onurla aklayalım. Bugün,
aldığımız yükümlülüğün ve taktığımız yüzüğün vizyonumuzun ve çağrımızın kanıtı
olması ve bu dünyanın şimdi ve gelecek yıllarda öyle olmasını seçtiğimiz için
daha mutlu ve daha iyi bir yer olması adına dua ediyoruz. Amin.”
Tören başkanı yüzüklerin takılmasından sonra şu konuşmayı yapar;
“Halka hizmet etme arzunuzun
sembolü mühendis yüzüğüdür. Çalışan elinizin beşinci parmağına taktığınız
yüzük, onu gören herkes, ‘işte mesleğine ve hizmet ettiği halka kendini adamış
bir mühendis’ diyecektir. Bu bizim sembolümüzdür, herkesin görmesi için takın. Bu
Yüzük, Dünya'nın değerli ve sınırlı kaynaklarını en iyi şekilde kullanmaya
adanmış bilgili bir profesyonelin işareti olarak herkes tarafından bilinecektir.”
Adaylar, sağ elinizi kaldırın ve herkes benimle birlikte "Mühendisin Yükümlülüğü "nü söylesin:
“Ben bir mühendisim.
Mesleğimle derin bir gurur duyuyorum. Mesleğime ciddi yükümlülükler borçluyum.
· Bir mühendis olarak, dürüstlük ve adil muamele, hoşgörü ve saygı göstereceğime;
· Mesleğimin standartlarına ve onuruna bağlılığımı sürdüreceğime;
· Becerimin, Dünya'nın değerli zenginliklerini en iyi şekilde kullanarak insanlığa hizmet etme yükümlülüğünü beraberinde getirdiğinin her zaman bilincinde olacağıma;
Söz
veriyorum.
Bir mühendis olarak, dürüst girişimler dışında hiçbir girişimde yer almayacağım.
İhtiyaç duyulduğunda, becerilerimi ve bilgimi kamu yararı için çekinmeden sunacağım.
Görevimi yerine getirirken ve mesleğime sadakatle, elimden gelenin en iyisini yapacağım.”
Bu Kanada’nın daha ancak 100 yıl önce bulup başlattığı bir uygulama.
Anadolu’da ise bu ritüel Ahi Evren (ö 1261) ile 775 sene önce 1250’lerde başlamıştı.
İyi eğitim görmüş olabilirsiniz. Herkesten zeki de olabilirsiniz. Ne kadar üstün olsanız bile, iyi bir ahlak sahibi olmadığınız sürece, tüm o güzel vasıflar göz ardı edilecektir.
Ahi birliklerinde ustalık merasimi büyük bir manevi atmosferde gerçekleştiriliyordu. Estirilen manevi hava, usta adayının din ve inançlarına olan bağlılığını kopmaz derecede perçinlemekte, iş ahlâkına, müşteri ilişkilerine, kalite ve standarda önem vermesini sağlamaktaydı. Sanat kolunun diğer usta ve kalfaları, o mahallin önde gelenleri ve çırağın babası törene davet edilirdi. Yemek yendikten sonra usta ayağa kalkar, ustalığa terfi edecek çocuğun uzun zamandır yanında çalıştığını, sanatın inceliklerin öğrendiğini ve nitelikli eleman haline gelebilmek için moral karakteri de en iyi şekilde sergilediğini davetliler huzurunda ilan ederdi. Kalfanın kendi işyerini açabilmesi ve öğrendiği sanatıyla geçimini temin edebilmesi anlamına gelen “destur” verirdi.
Ahi Baba’nın Ustalığa yükselen gence nasihati ise şöyleydi;
“Harama bakma, Haram yeme,
haram içme;
Doğru, sabırlı, dayanıklı ol,
Yalan söyleme, Kimseyi kandırma;
Kanaatkar
ol, Dünya malına tamah etme, Yanlış ölçme, Eksik tartma;
Kuvvetli ve üstün durumda
iken affetmesini, Hiddetli İken yumuşak davranmasını bil ve;
Kendin muhtaç iken bile
başkalarına verecek kadar cömert ol.”
Sunduğum bu örneklerden biri gavur denilen Kanada’dan, diğeri de bizim geleneğimizden.
Günümüzdeki ahlak, eğitim ve 11 ildeki yıkım, gözümüzün önündeki en güzel örnek.!
Kimse sorumlu değil. “Nerdeen nereye” bu olsa gerek.
Etik, yaşayan her şeye karşı
hissettiğimiz sonsuz sorumluluktur.
240226