Ertele-me
Kişinin yapması
gereken işi, zamanı, enerjisi ve imkanı olmasına
rağmen, bir ya da birkaç kez ertelemesi, işi yapmaktan kaçınması olarak tanımlanan
erteleme hastalığı, kişinin günlük hayatını olumsuz etki eder.
Yapılması gereken
işleri, süresiz ve sayısız olarak erteleyen kişiler, zamanı doğru
kullanamadıkları için gerek okulda gerekse profesyonel yaşamlarında güçlüklerle
karşılaşırlar.
İşin tamamlanması
gereken zaman yaklaştıkça öfke ve stres seviyeleri artar. Çoğunlukla da işi
yapabileceklerinden çok da yüzeysel ya da kabataslak şekilde tamamlarlar. Bunun
sonucunda da stres seviyeleri artmaya ve öz güvenleri düşmeye başlar.
Türlerinden kısaca
bahsetmek gerekirse;
- Ertelemeyi, iş
hayatındaki rutin işlerin yürütülmesinde,
- Karar verici
durumunda kalındığında,
- Akademik alanda,
- Kompulsif erteleme
şeklinde sayabiliriz.
Yapılması gereken
işin başına oturmadan önce son bir kez başka bir şey yapma, harekete geçerek
işi tamamlamak yerine kasıtlı ve bilinçli olarak yapılması gereken eylemden
kaçınma, ağırdan alma olarak da açıklanabilen erteleme hastalığı, toplumda
oldukça yaygın olarak görülür. Bu kişiler eyleme geçmek yerine kendi kendilerine
bahaneler ve kaçış yolları bularak görevlerini erteler. Bunun sonucunda iş ve
okul hayatlarının yanı sıra sosyal ilişkileri de olumsuz etkilenir.
Nedenleri arasında
şunlar yer alır:
- Motivasyon
eksikliği
- Kötü zaman
yönetimi
- Mükemmeliyetçilik
- Başaramama kaygısı
- Kişiliğe uygun
olmayan iş seçimi
- Bilgi eksikliği
- Bitirememe kaygısı
Dikkat eksikliği
hiperaktivite bozukluğu (DEHB) olan kişiler, işleri erteleyebilirler çünkü
dikkatlerini bir işe odaklamada zorlanabilirler.
Zamanı verimli bir
şekilde kullanmanın önemi büyük olup eğer eski alışkanlıklar zihinde sürekli
hatırlanıyor ise yeni alışkanlıklar kazanmak için daha önce yapılanların tersi
şekilde davranışlarda bulunmak gerekmektedir. Örneğin, teslim edilecek bir
ödev, iş yerinde yapılacak bir sunum, ya da istenmediği için sürekli ertelenen
ziyaret edilmesi gereken bir akraba, önceden kendi kendine verilen rahatlatıcı
telkin; “Nasıl olsa daha vakit var, 10 günüm var daha, bir daha ki hafta
ziyarete giderim” şeklinde idi. Ama bundan sonraki doğru telkinler şöyle
olmalı: “Hazır vakit varken şimdi yapıp bitirsem iyi olur, daha sonra da yapsam
aynı şeyi yapmış olacağım doğru zaman şu an, bu akşam ziyaret edeyim ve
bitsin.” şeklindedir.
Erteleme ile başa
çıkma yöntemlerinden bazıları:
- İşleri parçalara ayırmak: Büyük işleri daha küçük, daha
yönetilebilir parçalara ayırmak, işe başlamayı kolaylaştırabilir.
- Zaman çizelgesi oluşturmak: Bir zaman çizelgesi oluşturmak, işe
başlamak için bir zaman sınırı belirlemeye yardımcı olabilir.
- Ödüllendirme sistemi kullanmak: Kendinizi ödüllendirmek, işe
başlamak için motive olmanıza yardımcı olabilir.
- Dikkat dağıtıcılardan kurtulmak: Çalışma sırasında dikkat
dağıtıcılardan kurtulmak, işe odaklanmayı kolaylaştırabilir.
- Yardım istemek: Erteleme ile başa çıkmakta zorlanıyorsanız, bir
arkadaşınızdan, aile üyenizden veya terapistten yardım isteyebilirsiniz.
Erteleme, birçok
kişinin yaşadığı bir sorundur, ancak bunun üstesinden gelinebilir. Hayatta
karşılaşılan pek çok problemde olduğu gibi erteleme hastalığı ile mücadele eden
kişilerin de yapması gereken ilk iş hastalığı kabul etmektir. Konsantrasyon
düzeyinin artırılmasının ardından yapılacak işi bölümlere ayırmak ve planlanan
zaman aralığında bu bölümleri tamamlamak gerekir. Doğru ve etkili bir zaman
yönetimi ve iyi bir planlamanın beraberinde kişinin kendi koyduğu kurallara
uyması ile başlayan iyileşme sürecinde yapılması gerekenler oldukça basit
olmakla birlikte kararlılık çok önemlidir. Erteleme hastalığı olanlara tavsiyeler
- Kısa yürüyüşler yapın: Dışarıda kısa da olsa zaman geçirmek
zihninize ve bedeninize enerji verecektir.
- Bölünmeyecek zamanları seçin: Yani ortamı öyle düzenleyin ki o
şeyi yapmaya başladığınızda aileniz ya da arkadaşlarınızdan hiç kimse sizi
yaptığınız işten kaldırabilecek şekilde temas kuramasın. Farklı bir deyişle
telefonunuzun sesini kısın, maillerinize bakmayın, İş bitince kaçırdıklarınıza
ayıracak vaktiniz olacaktır.
- En iyi zamanınızı bulun: Gün içinde en verimli olduğunuz zamanı
tespit edin ve işleri olabildiği kadar o zaman diliminde yapmaya gayret edin.
- İşleri 80/20 kuralına göre yapın: Yapacağınız veya yaptığınız
şeyin %80’i bitince yayınlayın, olmuş kabul edin.
Kalan 20’yi geri bildirimlere veya gördüğünüz eksiklere göre tamamlarsınız.
- Her gün bir işi yapın: Başlamadan önce düşünün: “Bugün yapacak
tek şeyim olsa, neyi yapsam en iyi olurdu?”
- İşleri parçalara ayırın: İşleri bölün; özellikle büyük işleri.
Her iş, birden çok alt parçaya bölünebilir. Bu sayede yapılması gereken şey
aşmanız gereken kocaman bir dağ gibi değil, ufak şirin tepeler haline
gelecektir.
- En kolayları önce halledin: Yapılacak işi böldükten sonra 10
dakika veya daha kısa sürede yapılabilecek olanlar varsa işe onlarla başlayın.
Onları yapa yapa aslında ne kadar çok şey yapabildiğinizi fark edeceksiniz.
- Kısa aralar verin: 25 dakika çalışın ve 3 dakikalık kısa molalar
verin ki beyniniz rahatlasın.
- Kendinize hediyeler verin: Başlamadan önce ufak parçalar
belirlediniz ya, her parçayı geçtiğinizde gidin ufak bir şey yiyin. Bisküvi,
gofret, tatlı vb.
- Bir Venn Diyagramı çizin: Bunun için 3
çember çizip 1. çembere “yapılması gerekenleri”, 2. çembere “yapmayı
sevdiklerini” 3. çembere ise “yapmaktan nefret ettiklerini” başlıklar halinde
yazıp, işin alt maddelerini bu tabloya yerleştirip, “yapması gerekenler” ve
“yapmayı sevdikleri” kümelerinde kesişenlerle işe başlayın.
Başarı için
yapacaklarınız;
- Yeterince uyuyun: Eğer yorulmuşsanız dikkatini dağıtacak şeylere
daha rahat kapılırsınız. Hele uykunuz da gelmişse mutlaka dikkatiniz dağılır.
- Neden yaptığınızı hatırlayın: Saatler, günler, aylar boyunca
uğraştığınız veya uğraşacağınız şeyin aslında ne için olduğunu kendinize
hatırlatın. Verdiğiniz cevap sizi motive edecektir.
- Bitmişler listesi tutun: Her günün sonunda yaptığınız şeyleri
yazın. Böylece günün sonunda o gün ne kadar şey yaptığınızı görecek,
yapabilecek gücün içinizde olduğuna inancınız artacaktır.
- Kendinize iyi davranın: Tamam, geçmişte
işlerinizi belki çok erteleyip durdunuz ancak unutmayın ki bu tavsiyeleri
geçmişi aşmak için okudunuz. Demek ki sizde gereken umut ve motivasyon var.
Kendinizden vazgeçmeyin!
Disce quasi semper victurus,
vive quasi cras moriturus.
Yani...
Hep yaşayacakmış gibi öğren, yarın ölecekmiş gibi yaşa.
"Sorgulanmamış
hayat yaşamaya değmez" sözüyle tanınan kişi Sokrates'tir. “Öğrenmenin yaşı
yoktur” atasözü de bizim en çok kullandığımız atasözlerinden biridir. Hepsinin
temelinde de okumak yatar.
“Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur”. Olsun, okuyor ya.!
230821