Kadın
1890'da Sitting
Bull'un portresini çizmek için New York'tan Dakota'ya
seyahat eden portre ressam Caroline Weldon'ın
hikayesidir.
“Senin halkın sana sahip
oldukların kadar değer verir, benim halkım ise paylaştığın kadar.”
Siu
lideri Oturan Boğa ile ressam Catherine, yağmurdan bir barakaya sığınırlar. İçeridekiler
günlük yaşamlarını devam ettirirken Caroline, yeni tanıdığı Siu
Şefi Oturan Boğa'ya kendisini daha iyi tanıyabilmek için sorular sorar ama
cevap alamaz. İngilizce anlamadığını sanıp Siu
rehbere neden cevap vermiyor diye sorar. Rehber cevap verir;
- Hep söylediği bir şey vardır; “Sözcükler birbirimizi tanımaya engel olur” der de ondan.!
1919. İzmir
işgal edildi. Ertesi gün, İstanbul'da Asri Kadınlar Cemiyeti kuruldu. Daha
ortada TBMM filan yoktu. Cumhuriyet'in hayali bile yoktu. Türk kadını cemiyet
kurdu. Halide Edip, Meliha, Sabahat, Naciye, Münevver Saime, Şukufe Nihal, Nakiye, Zekiye hanımlar… Direniş başlattılar, İzmir'in
işgalinden dört gün sonra Üsküdar'da protesto mitingi düzenlediler, 40 bin kişi
katıldı. (Y.Özdil)
1922. Fatma
Seher. Aralarında kendi kızının da bulunduğu, neredeyse tamamı kadınlardan
oluşan 300 kişilik müfrezesi vardı. İnönü'de Sakarya'da Dumlupınar'da çarpıştı,
Ege dağlarında vuruştu, İzmir'e ilk giren süvarilerimizin arasındaydı. Onbaşı
olarak başladı, üsteğmen olarak emekliye ayrıldı. (Y.Özdil)
1923. Nezihe
Muhiddin. Henüz Cumhuriyet ilan edilmeden önce “kadın şurası” topladı. Cumhuriyet
Halk Fırkası bile kurulmadan önce, 13 kadınla Kadınlar Halk Fırkası adıyla
siyasi parti kurma kararı aldı, resmi kuruluş dilekçesini verdi. Cumhuriyet
tarihinin ilk siyasi partisi olacaktı. Ancak, o dönemin seçim kanununa göre
kadınların siyasi temsili mümkün olmadığı için, parti kuruluşunu gerçekleştiremedi.
Kadınlar Halk Fırkası, Türk Kadınlar Birliği adıyla derneğe dönüştü. (Y.Özdil)
1924 Sabiha Bengütaş ilk kadın heykeltıraşımız.
1924'te Esma
Deniz ilk diplomalı hemşiremiz oldu.
1924'te Ferdane
Bozdoğan ilk kadın diş hekimimiz oldu.
1925. Suat Berk
ilk kadın hakimimiz, Nebahat Sarıyal ilk kadın
savcımız, Süreyya Ağaoğlu ilk kadın avukatımız oldu. 1945'te Yüksek yargı üyesi
ilk kadınımız Melahat Ruacan, sadece Türkiye'nin
değil, dünyanın ilk Yargıtay hakimi oldu. 1994'te Fürüzan İkincioğulları ilk kadın
Danıştay başkanımız oldu. (Y.Özdil)
1926. Zehra Say
medeni kanunla evlenen, Türkiye'nin resmi nikahlı kadını oldu.
1927 Seniha
Sami Moralı ilk kadın müzecimiz.
1927. Sabiha
Rıfat. Yüksek Mühendis Mektebi'ne, bugünkü adıyla İstanbul Teknik
Üniversitesi'ne girdi, İTÜ'nün ilk kız öğrencisi oldu, 1933 yılında mezun oldu,
Türkiye'nin ilk kadın inşaat mühendisi oldu. Sporcuydu, İTÜ'de öğrenciyken
voleybola başlamıştı, üstün yetenekti. Fenerbahçe'nin kadın voleybol takımına
girmişti ama, kadınlar liginden vazgeçtik, başka kadın voleybol takımı bile
yoktu. Fenerbahçe erkek voleybol takımıyla idman yapıyordu. Erkek takımının
kaptanı Bedii Süheyl'di, fikir ondan çıktı, “Sabiha'yı neden bizim takımda
oynatmıyoruz?” dedi. Yönetmeliğe baktılar, “erkek takımlarında kız oyuncu yer alamaz”
diye bir ibare yoktu. Sabiha formayı giydi, sahaya çıktı. Üstelik, kaptanlık
bandı Sabiha'nın kolundaydı. Takım beş erkek ve bir kadından oluşuyordu, kaptan
kadındı! Sabiha'nın yer aldığı Fenerbahçe erkek voleybol takımı, 1929 yılı
sezonunda hiç yenilmeden, İstanbul Şampiyonluğu'nu kazandı. Şampiyon erkek
takımının kaptanı bir ‘kadın’dı. Sadece Türkiye'de
değil, dünyada ilk'ti. (Y.Özdil)
1928. İclal
Ersin ilk kadın muhasebecimiz ve ilk kadın banka müdürümüz.
1929 Feriha
Tevfik ilk Türkiye güzelimiz.
1932 Samiye Cahid Morkaya ilk kadın otomobil
yarışçımız.
1932. Keriman Halis Ece ilk dünya güzelimiz.
1933 Zehra
Kosova Durmaz ilk kadın sendikacımız.
1933. Bedriye
Tahir Gökmen ilk kadın pilotumuz.
1933. Gül Eser
ilk kadın muhtarımız.
1933. Nüzhet Gökdoğan ilk kadın gökbilimcimiz, ilk kadın dekanımız.
1934 Asıme Şahsuvaroğlu resmi otomobil ehliyeti olan ilk
kadınımız.
1934 Semiha Berksoy ilk kadın opera sanatçımız.
1935. Latife
Bekir. Türkiye'de Dünya Feminizm Kongresi düzenlendi! 36 ülkeden tamamı kadın
360 delege katıldı. Türkiye'yi 24 delege temsil etti. Türk Kadınlar Birliği
Başkanı Latife Bekir'di. Yardımcıları Aliye Esad, Lamia Refik ve Nermin
Muvaffak'tı. Ayrıca, 1935 seçimlerinde Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne giren
Türkiye'nin ilk kadın milletvekilleri de oradaydı. Yıldız Sarayı'nda
düzenlendi, bir hafta sürdü, konuşmaların yapıldığı kürsünün arkasında iki
büyük Türk Bayrağı vardı. Bayraklarımızın arasına “Justice-Adalet”
yazılı pankart asılmıştı. Konuşmalar Fransızca, Almanca, İngilizce yapıldı. Hukuk
önünde kadın-erkek eşitliği, eşit eğitim hakkı, eşit meslek hakkı, ekonomik
özgürlük hakkı üzerinde duruldu. “Çocuk gelin” sorununa dikkat çekildi. Savaşların,
tek tek farklı ülkelerin değil, evlatların ölmesi sebebiyle “dünya kadınlarının
ortak sorunu” olduğuna dikkat çekildi. Türk Kadınlar Birliği Başkanı Latife
Bekir, konuşmasını Fransızca yaptı. “Türk kadınını haremin kafeslerinden
kurtarıp, parlamento kürsüsüne getiren, Türk kadınını erkeğinin yanında hak
ettiği yere davet eden Mustafa Kemal Atatürk'e minnet borcumuz var” dedi. (Y.Özdil)
1935. Satı. TBMM'ye
seçilen ilk kadın milletvekillerinden biriydi. Beş çocuk annesiydi. 1890
doğumluydu. Ama hep “19 Mayıs 1919'da doğdum” diyordu. “O tarihten evvel nefes
alıyorduk ama, insan gibi yaşamıyorduk” diyordu. (Y.Özdil)
1935. Yıldız
Uçman ilk kadın paraşütçümüz.
1935. Kamile
Şevki Mutlu ilk kadın tıp profesörümüz oldu.
1937 Emel Gazimihal ilk kadın radyo spikerimiz.
1937. Sabiha
Gökçen ilk kadın savaş pilotumuz.
1937. Sabire
Aydemir ilk kadın veteriner hekimimiz oldu.
1943. Jale İnan
ilk kadın arkeoloğumuz.
1943. Bugün
bile hala kadınların kahkaha atmasına tahammül edemiyorlar ama, Selma Emiroğlu
ilk kadın karikatüristimiz oldu. (Y.Özdil)
1946. Adile
Tuğrul, Mualla Bayülken, Münevver Erdoğdu, Nermin Şen ilk hosteslerimiz.
1949. Cahide Sonku ilk kadın film yönetmenimiz.
1950. Yıldız Moran eğitim almış ilk kadın fotoğrafçımız.
1950. Müfide
İlhan ilk kadın şehir belediye başkanımız.
1950. Semiha Es dünyanın ilk kadın savaş muhabiri.
1951. Aliye
Berger ilk kadın gravürcümüz.
1952. Afife
İpek ilk kadın zabıtamız, Erzurum belediyesinde görev yapıyordu
1953. Feriha
Saner ilk kadın emniyet müdürümüz
1955. Dervişe
Koç ilk kadın sendika başkanımız.
1957 Hikmet
Cengiz ilk kadın komiserimiz.
1958. Leman
Bozkurt Altınçekiç, sadece Türkiye'nin değil,
NATO'nun ilk kadın jet pilotu.
1959 İlgi Öztuncer ilk kadın kaptanımız.
1961. Dilhan
Eryurt, NASA'da görev yapan ilk Türk kadını.
1962. Beyza
Bilgin ilk kadın vaizimiz.
1968. Nuran Devres ilk kadın televizyon spikerimiz.
1971. Türkan
Akyol ilk kadın bakanımız.
1972. Saffet
Rıza Alpar ilk kadın rektörümüz.
1975. Behice Boran ilk kadın siyasi parti başkanımız.
1979. Nesrin
Olgun, Manş'ı yüzerek geçen ilk kadın sporcumuz.
1982. Filiz Dinçmen ilk kadın büyükelçimiz.
1982 ve 1984 Nurten Yalçınkaya Saraçoğlu,
Avrupa Tekvando Şampiyonu.
1983. İnci
Özdil ilk kadın orkestra şefimiz.
1986. Lale Orta
ilk kadın futbol hakemimiz.
1987. Dünya Tekvando Şampiyonası'nda Tennur Yerlisu,
ilk kadın dünya şampiyonu sporcumuz.
1990. Seher Aytaç
ilk kadın makinistimiz.
1991. Lale Aytaman ilk kadın valimiz.
1992. Özlem
Bozkurt ilk kadın kaymakamımız.
1993. Tansu
Çiller ilk kadın başbakanımız.
1999. Tülin Tepedeldiren
ilk kadın komando subayımız.
YARADAN
Altıncı gün dolmak üzereydi ve
Yaradan hala kadını yaratıyordu. Bir melek çıkageldi. Yaradana;
- Ötekini,
erkeği çok daha çabuk yaratmıştın, buna niye bunca zaman ayırıyorsun? diye
sordu.
Yaradan yanıt
verdi:
- Çünkü buna
çok değerli, çok farklı özellikler katıyorum. dedi. Örneğin yüzlerce parçadan
oluşturuyorum ama yine bir bütün olmasını sağlıyorum. Bu yarattığım bir çok çocuğa aynı anda sarılabilmeli, dünyanın her
yerindeki çocukları kucaklayabilmeli, düşen bir çocuğun kanayan dizini de, yaralı
bir yüreği de iyileştirebilmeli...
Melek sordu:
- Kaç eli,
kaç kolu olacak?
- Sadece iki.
- İki el, iki
kolla mı yapacak bu dediklerini…
- Hepsi bu
değil… Kendi yaralarını da kendi sarabilecek. Ayrıca günde 18 saat çalışabilir
durumda olacak…
Melek
yaklaşıp kadına dokundu…
- Onu çok
yumuşak yapmışsın.
- Yumuşak ama
aynı zamanda çok güçlü. Gücünü ve kaldırabileceklerini hayal bile edemezsin…
- Düşünmeyi
de bilecek mi?
- Yalnızca
düşünmeyi değil. Hem sağduyusunu kullanmayı, aklıyla ve yüreğiyle muhakeme
etmeyi, hem de mücadele etmeyi, düşüncelerini savunmayı, sorun çözmeyi de
biliyor. Bunların yanı sıra, uzlaşmayı da biliyor…
Melek,
kadının yanağına dokundu. Eli ıslanınca bu nedir diye sordu. Tanrı yanıtladı:
- Buna
gözyaşı denir.
- Neye yarar?
- Kendini
ifade etmeye yarar. Acıyı, kuşkuyu, aşkı, yalnızlığı, onuru ama aynı zamanda
sevinci ifade etmesine yarar. Kadının kendini ifade biçimleri sonsuzdur. O,
sevinci, mutluluğu ve aşkı yakalayıp, sımsıkı sarılmayı bilir, haykırmak
istediği vakit susabilir; sustuğunda çığlığını duyurabilir;
öfkelendiği vakit gülümseyebilir, ağlamak isteyince şarkı söyleyebilir, mutlu
olunca ağlayabilir, korktuğu vakit gülebilir… O inandığı doğrular için sonuna
dek mücadele eder; haksızlığa karşı savaşır, çözüm yolunu biliyorsa, ‘Hayır’
yanıtını asla kabullenmez.
- Amma çok
marifeti varmış!
- Arkadaşı
doktora yalnız gitmesin diye ona refakat edendir. Korkan birini gördüğünde, ‘Tut
elimi korkma’ deyip, Elini uzatandır… Her düğün her doğum haberine mutlu
olandır. Tanıdığı ya da tanımadığı amma kendine yakın bildiği her ölüm haberine
kalbi kırılandır ama yine de yaşamı sürdürme gücünü kendinde bulandır… Çocukları
daha çok yesin diye ‘ben zaten toktum’ diyendir… Bir öpüş, bir sarılış, bir
kucak açışla kırık, ya da yaralı bir yüreğin onarılacağını bilendir…
- Peki, bunun
hiç mi eksiği ya da yanlışı yok?
- Hiç olmaz
olur mu? Var bir hatası:
“Ne
kadar değerli olduğunu hep unutur... “
(Can Yücel 'den )
(Ameliyatım
sonrası eşim Yıldız Şengün Başol’a ithafen.!)
230724