GÖRGÜ
Ülkemizde düşünce neredeyse suç gibi algılanmakta. Sorgulama, düşün üretme ve uygulama hep birilerinin tekeline alınmış gibi görünmekte. Felsefe, mantık, kompozisyon gibi derslerin kaldırılmış olması, çeşitli düşüncelerin engellenerek tek bir yaşam tipi dayatılmasına yönelik sonuçları hedefler gibi.
Rus yazar Çehov'un 1888 - 1889 yıllarında yazdığı eser; yazarın her zaman yarattığı özgün karakterlerin kusursuz betimlemelerinde hayat bulan, yaşamın ve içindeki insanın kendine has yapısını ele alan bir yapıttır. Ne alaka diyeceksiniz belki ama daha düzgün cümle kurup, toplum içerisinde kendilerini daha iyi ifade edebilsinler diye 2010 senesinde Siv.Hav.Yol.İşlt. Bölümü için hazırladığım Okuma Tiyatrosuna olan aşırı ilgi, bölüm dışındaki öğrencilerin de katılımları ile büyük bir boşluğu doldurmuştu. Yazılışı üzerinden 121 sene geçmiş olmasına rağmen o gün katılanlar hatırlar, farkında olmadan oyun oynayarak nasıl bugün takılmadan ve çekinmeden ders ve konferans verdiklerini sorgulamayacaklar bile.
Kutsal Cehalet ile anlatmaya çalıştığım bu idi.
Girişte koyduğum fotoğraf, kitaplığımın bir rafının küçük bir bölümünden. Neler mi var;
1941 senesi Dünya Klasikleri serisinden kitaplığımın bir bölümü. Şunu asla unutmayın. İkinci dünya savaşı var gücü ile devam etmekte, sınırlarımıza Alman Ordusu dayanmış, ekmek karne ile satılmakta. “İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.” Bunu başarmanın tek ama tek yolu ise okumak, kabuğunun dışına çıkmak ve değişik kültürlerin neyi nasıl başardığını görmek.
1941 Philoktetes - Sophokles
1941 Trakhis Kadınları - Sophokles
1942 Figaro'nun Düğünü - Beaumarchais (Sat.Alış:16.08.1951)
1943 Bir Kapı Ya Açık Durmalı Ya Kapalı -A. de Musset
1943 Elektra - Euripides
1943 Epinomis - Eflatun
1944 Albay Chabert - H.De Balzac (Sat.Alış:25.10.1945)
1944 Barberine - A. De Musset
1944 Bilgiç Kadınlar - Moliere
1944 Candide - Voltaire
1944 Antikacının Ailesi yahut Gelin Kaynana - Carlo Goldoni
1944 Meneksenos - Eflatun
1944 Üç Kızkardeş - Anton Çehov
1944 Yanlız Gezerin Hayalleri - J.J.Rousseau
1945 Bir Aşk Sayfası II - Emile Zola
1945 Hikayeler I - Oscar Wilde
1945 Hikayeler II - Oscar Wilde
1945 Kontes D'Escarbagnas - Moliere
1945 Şehname I - Firdevs (Sat.Alış:29.08.1949)
1946 Sokratesin Müdafaası - Eflatun (Sat.Alış:1953)
1946 Wilhelm Tell - Schiller
1947 İlahinağme - Ferideddin-i Attar
1947 Şehname II - Firdevs (Sat.Alış:7.7.1949)
1947 Üç Akçelik Kişi - Plautus
1948 Havariler - Renan
1949 Şehname III - Firdevs (Sat.Alış:5.4.1951)
1964 Sibiryalı Kız - Xavier De Maistre
1966 Tütünün Zararları/Bir Evlenme Teklifi/Sayfiyede yaz/Ayı - Anton Çehov
Cumhuriyetimizin 75. yılı coşkusuyla yeni basımlar;
1998 Yaşlılık / Dostluk - Cicero
1999 Michael Kohlhaas -H. Von Kleist
2000 Apartman - Emile Zola
Elbet tüm kitaplığı buraya sığdıramazdım. Ama satın alınma tarihleri şunu göstermekte. Ailenizden öğrenirsiniz okumayı, görgü ve yenilenmeyi. Siz buna özen gösterdikçe, çocuklarınız, sonra da torunlarınız okumanın zorunlu bir kişisel eğitim olduğunu kavrayacak ve bu alışkanlığı devam ettireceklerdir.
“27 Aralık 1947 tarihinde ABD ile eğitimde bir işbirliği anlaşması imzalanır. Bu tarihten sonra 1950’li yıllarla birlikte eğitim sistemimizin felsefesinde/paradigmasında yüzeyde bir kırılma görülür. Birçok eğitimcimiz yetiştirilmek ya da yüksek lisans, doktora öğrenimi için ABD’ye gönderilmeye başlanır. Bu eğitimcilerimiz yurda geri döndüklerinde amerikan davranışçılığını eğitim sistemimize önerirler ve yerleştirirler. Eğitim sistemimiz o tarihten bu yana ABD etkisine girer. Aslında bu davranışçılık paradigması, pragmatist bir felsefe gibi gözükse de toplum kökenli bir sistemdir, Durkheim geleneği içindedir: birey, öğrenci edilgendir. Eğitim sistemimizdeki bu ABD etkisi ve davranışçılık 2000’li yıllara kadar artarak sürer.
12 Eylül 1980 sonrası çıkarılan 2547 sayılı Yüksek Öğretim Yasası, 1950’li yıllar ile başlayan eğitimde Amerikan etkisini yüksek öğretim alanı için kıta Avrupası/Fransız etkisinden Amerikan etkisine geçiş ile perçinleştirir.
Cumhuriyette okul duvarlar ve özel yönetmelikler arkasında kapalı bir yer olmak durumundadır. Çünkü bunlar olmazsa okul, onu her biri farklı yöne çeken sosyal, politik, ekonomik veya dinsel kuvvetler karşısında bağımsızlığını (yani laikliğini) kaybedecektir. Birisi insanı ortamından bağımsız kılmaya, diğeri ise onunla bütünleşmeye çalışan iki okul aynı okul değildir. Böylece, cumhuriyetçi okulun şöhretini aydın işsizler teşkil edecek, buna karşılık demokratik okul rekabet gücüne sahip bir aptallar topluluğu yetiştirecektir.
Eğitim, bireyin anlam arayışı yolunda beyninin, yüreğinin ve elinin özgürleştirilmesidir. Çünkü eğitim, bir sınır koyma uğraşısı değil, ufukları genişletme çalışması olmalıdır. İnsanoğluna yakışır bir eğitim, korkudan bağımsız bir eğitimdir. Korku dolu birey, özgür düşünme gücünü yitirir. Birey özgürlüğünü yitirince de yeteneklerini yitirir.”
M.Ü. Atatürk Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Dergisi
Yıl: 2009, Sayı: 29.
Görgü deyip de geçmeyin. Hangi dilde bakarsanız bakın önce Ahlak (Latince), sonra Töre (İtalyanca), sonra terbiye (İngilizce), sonra gelenek (Almanca) ve en son olarak da hareket tarzı (İspanyolca) olarak karşınıza çıkar. Demem odur ki, bunların hiçbiri birbirinden bağımsız sözcükler değildir. İçlerinden birini alıp diğerlerini atamazsın. Görgü Ahlak, Töre, Terbiye, Gelenek ve Hareket Tarzı demektir. Birinin içine sıkışıp kalamazsın. Kabuğunu kır, çevreni genişlet, konfor alanından çık, yeni kültürlerle tanış, işte o zaman neden görgü bu kadar kapsamlı ve önemli, göreceksin.
230320