“Vertigo”
Başımdan geçen
gerçek bir olayı anlatmak istiyorum (adı bizde saklı).
Pilot eğitimimi
yeni tamamlamış idim ve Sarıkamış’ta (Kars) göreve atanmıştım. Sarıkamış,
özellikle kış ve bahar aylarında meteorolojik olayların çok süratle değiştiği
(oluştuğu) bir bölgedir.
Pilotaj eğitimim
esnasında, aletle uçuş sertifikası da almıştım. Şu anda tam gününü
hatırlayamıyorum. Meteorolojik durumun uygun olduğu bir havada, Trabzon
vilayetine bir seyrüsefer uçuşu planladık.
Uçtuğumuz uçak 5
kişilik bir Cesna U-17B idi. Uçak’ta 4 kişi idik. Ben
2’ci pilot idim. Kaptan benden daha kıdemli bir arkadaşım idi. Uçağımızda
otopilot yoktu. Navigasyon cihazı olarak VOR (VHF Omni-directional
Radio Range) ve ADF (Automatic Direction Finder) vardı. Buz önleyici sistemlerimiz mevcut değildi (pitot tüpü ısıtıcı hariç). İnişlerde ve uzun süzülüşlerde
sadece kaporta flapını kullanırdık. Uçuş aletleri
olarak, Suni ufuk (HSI Horizontal Situation Indicator), yatış dönüş müşürü
(T/S Turn and Slip indicator), varyometre, sürat
saati, RMI (Radio Magnetic Indicator),
pusula gibi aletlerdi. Bu nedenlerle, mecbur kalmadığımız müddetçe tüm
uçuşlarımızı VFR (Visual Flight Rules) şartlarda yapardık. Daha önce
bahsettiğim gibi; 2 pilot + 2 yolcu parçalı bulutlu bir havada SARIKAMIŞ’tan havalandık ve vukuatsız, TRABZON hava
limanına indik.
Trabzon’daki
işlerimizi yaptıktan sonra, meteoroloji raporunu aldık. Hava bulutlanmıştı.
Bulut taban 400 ft., tavan 1200 ft.
Kadar idi. Bulut içinde, hafif buzlanma olabilir idi. Her iki pilot istişare
ettik ve uçuşa karar verdik. Kalkıştan sonra sadece 5 varyo
tırmanışla 2 veya 3 dakika sonra bulut üstü olabileceğimize kara verdik.
Genelde halk
arasında çok söylenen bir söz vardır.
“Evdeki hesap çarşıya uymaz.”
Evet, bu
gerçekleşti. Kaptan ile görev taksimatı yapmıştık, ben kule konuşmalarını yapıyordum; o da uçağı kullanıyordu.
Kalkışa müteakip
hemen buluta girdik, ben sağ koltukta oturuyordum ve kokpitte sağımda olan
pencereden, dışarıyı izliyordum. Cam’lar hafif hafif nemlenmeye başlamış idi.
Saatime baktım, çoktan bulutu delip yukarıya çıkmamız gerektiğini düşündüm. Tam
o sırada bizden çok kıdemli bir pilot (ağabeyimiz), başımdaki kulaklıklarımı,
şiddetli bir şekilde çıkarttı. Bu şahıs hemen arkamdaki koltukta oturuyordu.
Kendisi helikopter pilotu idi. Hayatında hiç uçak kullanmamıştı. Fakat
helikopter (IFR Instrument Flight Rules) lisansına
sahip idi. Bana bağırıyordu. XXX (2. Pilot), YYY (1st pilot) vertigo oldu. Uçak
spine girmek üzere, uçağı kurtar. O anı anlatmaktan acizim. Fakat yaşanan her
şeyi (hatırlayabildiğim kadarı ile) anlatmaya çalışacağım.
Arkadaşıma
süratle bir göz attım, hareketsiz duruyordu, şaşırmış gibiydi. Kulakları
kızarmıştı. Uçağın bir göstergesine baktım, kadran kırmızıya dayanmıştı ve
motor vınlıyordu (sesi değişmişti). Uçak soldan yatışla (yaklaşık 60 -70
derece) Karadeniz’e düşüyordu.
Uçuş okulunda
öğretmenim, uçağı kötü durumlardan kurtarma eğitimimi bize çok çok iyi
yaptırmıştı. Her uçuş sonunda meydana dönerken, bu eğitimi sık sık yaptırırdı.
Eminim ki, onun sayesinde, hayattayız. Hocama hayatımızı borçluyuz, ona
müteşekkirim. Halen sağ ise kendisine sıhhat ve mutluluklar diliyorum. Eğer bu
fani dünyadan göçmüş ise kendisine Allah’tan rahmet diliyorum.
Yaptığım ilk iş,
süratle, hocamın bana yaptırdığı eğitimi hatırladım. İlk önce gazı aldım, dalış
süratini azalttım. Suni ufku (HSI) düzeltmek istedim yatışı düzeltmek için,
fakat suni ufuk ortada sabitlenmiyordu, sağa kaçıyordu, uçağı aksi yöne
yatırıyordum, bu sefer aksi yöne kaçıyordu. Sonunda suni ufuk huzur buldu.
Uçağa tekrar gaz verdim (HSI) üzerinde, uçak sembolünü ortada ve ufuk hattı
çizgisinin hemen üstünde tutuyordum. Sonunda 1-2 varyo
ile bulut üstü olduk. Bu sırada Karadeniz kıyısındaki dağlara çarpmamızı
engellemek için, az yatışla (1-2 derece) Karadeniz’e doğru uçağı yönlendirdik.
Bu anlattığım olaylar çok çok kısa bir zaman içerisinde vuku buldu.
Bu işleri
yaparken, kendi psikolojik ve fizyolojik durumumu çok samimi olarak ifade etmek
istiyorum. Ölümü düşünemedim, uçağı kurtarmakla meşgul idim. Dizlerim
titriyordu pedallara basamıyordum (dolayısıyla rudder’ları
düzgün kontrol edemiyordum.) Bulut üstüne çıkınca, vertigo olan arkadaşımdan
yardım istedim, pedallara beraber bastık. Kulaklarım çınlıyordu, herhalde
tansiyonum tavan yapmıştı. Bir müddet uçak’ ta kimse konuşmadı. Trabzon kuleye
rapor verdik ve frekansı terk ettik.
SONUÇ:
Bu olay yaklaşık
50 sene evvel cereyan etti. O günden, bugüne, tüm hava araçlarında çok teknik
gelişmeler oldu. Bilgisayar kullanımında yapılan atılımlar, yapay zeka, son sistem navigasyonlar. Bütün bu teknolojik
gelişmeleri tereddütsüz destekliyor ve havacılık adına çok seviniyorum. Yalnız,
unutmamamız gereken bir gerçeklik var. Yukarıda bahis konusu ettiğim bu
teknoloji herhangi bir nedenle “OFF” olabilir. Bu durumda her şey pilot veya
pilotların eğitim seviyelerine ve sağduyularına bağlı olacaktır. Yukarıda benim
başımdan geçen olayda, ders çıkarılacak konular şöyledir;
-
Uçağı kullanan pilot, IFR eğitimi almasına rağmen, bulut içinde, herhangi
navigasyon referansı yok ise, tırmanışta dönüş (tırmanışlı
dönüş) kesinlikle yapmamalıydı.
-
Özellikle yeni sertifika almış pilotlar, yaptıkları eğitimi yeterli görüp,
özgüven sarhoşluğuna kapılıp, sorumluluklarını üstlendikleri yolcuların
yaşamlarını tehlikeye kesinlikle atmamalıdır.
-
Simülatör eğitimi ve kontrolleri çok sıkı denetlenmelidir.
Ali Rıza SARAL -“Eski
bir pilotun bir vertigo anısı”
Havacılıkta Vertigo Hatalarında Yanlış Atfın Rolü
Araştırmalar, ne
zaman güçlü bir duygu deneyimlesek, beynin, duygusal durumu çevrede bulunan
göze çarpan uyaranlarla ilişkilendirme eğiliminde olduğunu göstermiştir.
Yararlı bir ders almaya çalışmak için Nature birçok sonuca atlıyor. Yanlış
atıf, az miktarda bilgiden sonuç çıkarmaya çalışmak için ödediğimiz bedeldir.
Yanlış atıf, duygunun değişmez arkadaşıdır [1] .
Eldeki bilgilerin
belirsiz olduğu durumlarda kişiler karar verirken basit kurallar ve eğilimleri
kullanırlar.
Bu durum
kararlarının bu kurallar çerçevesi içinde oluşmasına neden olur (framing effect). Çerçeveleme
etkisi ‘içinden gelen sesi dinlemek’ ve benzeri kişi zihnine ait duygusal
sistem tarafından belirlenir [3] .
Karar vermeye
yönelik ÇERÇEVELER (frames) bireylerde belirli
yanıtlar uyaran durumsal somut nesne topluluklarıdır. Bireyin karşılaştığı
durum onun zihnindeki çerçevelerden birinin somut öğelerini içerirse bireyin bu
durum ile ilgili şeması-planı harekete geçer/geçirilir [4].
İnsanoğlunun
evrimi, son derece zor durumların üstesinden gelmek için özel çerçeveler
geliştirmiştir. Bunlara İLLÜZYON denir [5]. Beyin, özel eğilimler veya
süreçlerle yerleşik yeteneklerle zor durumun üstesinden gelmeye çalışır. Aslında
bizim gerçeklik olarak algıladığımız şey, beynimizin dış ortamdan aldığı
bilgileri kullanarak yarattığı gerçekliktir.
Yön duygusunu
kaybetme, yani VERTIGO hislerin beyine yanlış bilgi yollaması nedeniyle konum
bilgisinin kaybedilmesidir. Havacılıkta bir pilotaj sorunudur [7,8] .
Eğer 30 ila 45
saniye belirli bir yönde dönerseniz artık orta kulağınız alışır ve dönmeyi
hissetmezsiniz. Uçağınız düz ve yatay gidiyor gibi hissedersiniz. Pilot
kabininde eğer yeri görüp referans alamazsanız uçağınız mezarlıkta bitecek
başağı bir spiral dönüşüne başlamış olur. Eğer uçağı ters yöne çevirirseniz bir
süre sonra orta kulağınız, uçak düzelse bile bu sefer ters yöne yatıyormuş
mesajını verir.
Pilotun
duyularını algılama biçimi gerçeği algılamasını etkiler.
Pilotların VERTIGO’ya karşı yapmakta en zorlandıkları şey “bazı özel
koşullarda duyularımızın hata yapabileceğini kabul etmektir”. Vertigo
başladığında, bir manevra pilotun zihnindeki belirli bir frame’i
tetikler ve gerçekten kopuk bir illusion algılamasına
sebep olur, bu sırada pilotun gerçek durumu algılamasında bir yanılsama olur ve
pilot durumun farkına varamaz.
Duygusallığın
ağır bastığı kişilerde Vertigo hatasına düşme olasılığı daha çoktur [6].
REFERENCES:
[1]
HURON David , Sweet Anticipation - Music and the Psychology of Expectation
[2]
Benedetto De Martino,* Dharshan Kumaran,
Ben Seymour, Raymond J. Dolan ; Frames,
Biases, and Rational Decision-Making in the Human Brain, Science 313, 684
(2006);
[3]
Benedetto De Martino,* Dharshan Kumaran,
Ben Seymour, Raymond J. Dolan ; Frames,
Biases, and Rational Decision-Making in the Human Brain, Science 313, 684
(2006);
“Eldeki
bilgilerin eksik ya da çok karışık olduğu durumlarda karar verirken kişiler
uzun hesaplamalara değil bir takım basitleştirici kuralları veya etkin ilkeleri
kullanırlar. Buna ilişkin bir tahmin,
ÇERÇEVELEME ETKİSİnin (framing
effect), duygusal sistem tarafından belirlenen bir
duygusal ilkeden kaynaklandığını ve bunun sonucunda seçme davranışına ilişkin
bir önyargının ortaya çıktığını ileri sürer.
[11] T. Gilovich, D. W. Griffin, D. Kahneman,
Eds., Heuristics and Biases: The
Psychology of Intuitive Judgment (Cambridge Univ. Press, New York, 2002).
[12] P. Slovic, M. Finucane, E. Perers, D. MacGregor, in Heuristics and Biases: The Psychology
of Intuitive Judgment,
T. Gilovich, D. W. Griffin, D. Kahneman,
Eds. (Cambridge Univ. Press, New York, 2002), pp.
397–421.
[13] X. Gabaix, D. Laibson, in The Psychology of Economic Decisions, Vol. 1: Rationality and Well-Being, I. Brocas,
J. D. Carrillo, Eds. (Oxford Univ. Press, Oxford, 2003), pp. 169–183.
[4]
Michael Lee Wood, Dustin S.
Stoltz, Justin Van Ness, and Marshall A. Taylor, “Schemas and Frames”,
Sociological
Theory 2018, Vol. 36(3)
244–261 © American Sociological
Association
[5]
CARI NIERENBERG, Optical Illusions: When Your Brain Can't Believe Your
Eyes, ABC News Medical Unit
“Illusions occur when the brain
attempts to perceive the future,
and those perceptions don't match reality," he said. Although there is no single
reason illusions take place, Martinez-Condeoffered another possible explanation. The brain is a limited structure with limited resources,
including itsnumber of neurons, wires, and neuronal connections,
she suggested. "So insome cases,
illusions may be due to the
brain's need to take shortcuts."Simply put, the brain might need
to quickly give more importance
to somefeatures in a visual scene than
others.”
[6]
Benedetto De Martino,* Dharshan Kumaran,
Ben Seymour, Raymond J. Dolan ; Frames,
Biases, and Rational Decision-Making in the Human Brain, Science 313, 684
(2006);
“Çerçeveleme
etkisinin özellikle amigdala aktivitesiyle ilişkili
olduğunu bulduk, bu da kararlara ilişkin önyargıları etkilemede anahtar rol
taşıyan bir duygusal sistemi ileri sürer.
Elimizdeki
veriler gösterdi ki; Rasyonel bireyler kendi duygusal önyargılarının daha iyi
ve arıtılmış bir sunumuna sahiptir. Bu
durum, onlara gerektiğinde davranışlarını değişikliğe uğratma yeteneğini verir,
optimal olmayan seçimlere karşı.
[7] SARAL Ali Riza, Sahte Gerçeklik Duygusu ;
https://largesystems-atc.blogspot.com/2006/10/sahte-gereklik-duygusu.html
[8] SARAL Ali Riza, Vertigo in the Air Traffic Control Room ;
https://largesystems-atc.blogspot.com/2006/10/vertigo-in-control-room.html
Ali Rıza SARAL -
Havacılıkta
Vertigo Hatalarında Yanlış Atıfın Rolü
Ali Rıza SARAL
kardeşimin 23 Temmuz 2022 tarihinde yayınladığı bu pilot anısı çok önemli bir
anı. Amatör Havacılık sadece rüyada kaldı. Kimse desteklemedi. Ne imkan ne de gayret. Her ile Havameydanı
dendi, çoğu da yapıldı ama Havacılık ile ilgili o milyarlar yatırılan
meydanlarda hiçbir olanak sağlanmadı, alt yapı düşünülmedi insanımız için. Şimdi
çarşaf çarşaf ilan vererek çok para endeksli diye pilot olmaya çağırıyoruz
gençlerimizi. Derede yüzmemiş gençlerimizi okyanusta yarışa davet ediyoruz.
Aslında yapılan gelir getirici bir ticaret. Onca altyapımız var, neden bu
altyapımızdan para kazanmayalım düşüncesi. Hala yürümeyi öğrenmeden koşmaya
çalışıyoruz. Planör uçurmuş birisine “Wind Shear” anlatmak sıkıcı gelir, her çeşidinine
rastlamıştır. Yelkenkanat uçurmuş birisine gel de
Konveksiyon, Adveksiyon, Wind Shear
gibi yaşanmışlıkları anlat bakalım. Bilgi ve deneyimi herkesten fazladır.
Havada yüzmesini bilenler, kullandıkları araç ne olursa olsun, havanın etkilerini
kendi çıkarları doğrultusunda kullanmayı da bilirler.
1927 yılında Türk
Hava Kurumu havacılık faaliyetlerinin dünya çapında gelişmesini sağlayan ve
sportif havacılık konusunda uluslararası boyutta en üst düzeyde organ olan
Uluslararası Havacılık Federasyonu'na (FAI) üyelik başvurusunda bulundu.
1929’da tam üyeliğe Kabul edildi. Kurum, o günden beri ülkemizi, hava sporları
konusunda yıllarca rekortmen yetiştirdi, dereceler aldı, yurt içinde ve yurt
dışında ülkemizi başarıyla temsil etti.
Tüm bu çalışmalar,
elbet para ve paranın gücüne olduğu kadar, yaratılan olanaklara da bağlıdır. Mühendisten
pilot çıkarmaya çalıştığımız gibi. Planör uçurmamış, paraşütle atlamamış, arazi
uçuşu yapmadan, rüzgarla mücadele etmeyi bilmeden, havanın kaprisini tokat gibi
yememişleri ticari pilot olarak yetiştirmenin doğru olduğuna inanmıyorum.
Ali Rıza SARAL
kardeşimin yazılarını takip etmenizi şiddetle öneririm.
220725