Tüm
Kadınlar eşittirler amma…
Mısır üreten bir çiftçi varmış. Her yıl en kaliteli mısır ödülünü alırmış.
Bir gün bir gazeteci onunla söyleşi yapmak istemiş. Çiftçi ile söyleşirken oldukça ilginç bir bilgiye ulaşmış.
Çiftçi ödül aldığı mısır tohumlarını, ekmeleri için komşularına da veriyormuş.
Gazeteci çiftçiye
“Seninle her yıl aynı yarışmaya giren komşularına, tohumlarından vermeyi nasıl göze alabiliyorsun?” diye sormuş.
“Neden?” diye sormuş çiftçi. “Yoksa bilmiyor musun? Rüzgar olgunlaşan mısırlardan polenleri alır ve tarla tarla dağıtır. Eğer komşularım kalitesiz mısır yetiştirirse çapraz polenleme sonucu her geçen yıl ürettiğim mısırın kalitesi düşer. Eğer kaliteli mısır yetiştirmek istiyorsam, komşularıma da kaliteli mısır yetiştirmeleri için yardım etmeliyim”.
Yaşamlarımızda da bu böyledir. Hayatlarını anlamlı ve iyi bir şekilde yaşamak isteyenler başkalarının hayatlarını da zenginleştirmelidir. Bir yaşamın değeri dokunduğu hayatlarla ölçülür ve mutluluğu seçenler, başkalarının mutluluğa ulaşmasına yardım etmelidir. Birimizin refaha ulaşması, herkesin refaha ulaşmasına bağlıdır. Buna birlikteliğin gücü diyebilirsin, buna başarının ilkesi diyebilirsin, buna yaşam kanunu diyebilirsin.
Gerçek şu ki;
Hiçbirimiz kazanamayız, hepimiz birden kazanmadıkça…
Adı lazım değil, bir bakanın sözünü dinlemeyip sokağa çıkan, çalışıp üreten, ürettikçe de devlete hayrı dokunan bir grup kadın yönetici arasında ön sıralara çıkmasını bilenlerden bazı isimler;
1. Demet İkiler. Group / WPP CEO. Ciro 199.000 (MilTL). İstihdam 17.500.
2. Filiz Yavuz Diren. Philip Morris Türkiye CEO. Ciro 38.000 (MilTL). İstihdam 1.700.
3. Berna Akyüz Öğüt. LC Vaikiki CEO. Ciro 34.100 (MilTL). İstihdam 54.000.
4. Derya Matraş. Facebook Türkiye CEO. Ciro 22.000 (MilTL). İstihdam 300.
5. Banu Sürek. İndeks Bilgisayar CEO. Ciro 13.100 (MilTL). İstihdam 190.
…
….
21. Jaklin Güner. Vakko CEO. Ciro 1.800 (MilTL). İstihdam 2.764.
…..
39. Burcu Kayımtu. TBWA / İstanbul CEO. Ciro 360 (MilTL). İstihdam 300.
Dünyadaki kadın yöneticilerin durumuna bakıldığında ise gelişmiş ülkelerde kadınların her geçen gün iş hayatında istihdam oranının arttığı görülüyor. Dünyanın büyük bölümünde kadınlar hâlâ erkeklerle eşit haklara sahip değil. Avrupa ülkelerinde de kadınlar çoğu zaman hala ev işleri ve çocuk bakımı gibi geleneksel rolleri üstleniyor. Ayrıca çalışan kadınlarla erkekler arasındaki ücret uçurumu da yıllardır devam eden bir sorun. Dünyadaki 500 büyük şirketin sadece % 3’ünde kadınlar üst düzey yönetici konumunda görev alıyor.
Türkiye’de de yönetim kurullarında kadın üyelere yer vererek, karar mekanizmalarında toplumsal cinsiyet eşitliğinin etkin şekilde sağlanması yolunda ilerleyen şirketlerin oranı artıyor. “2021 Yönetim Kurulunda Kadın-Türkiye” Raporu’na göre Borsa İstanbul’a (BIST) kayıtlı 420 şirketin yönetim kurulunda görev alan kadın üye oranının %16,7 seviyesinde olduğunu belirtiyor.
BIST’te işlem gören en büyük şirketlerin yer aldığı BIST 100’de ise yönetim kurulundaki kadın oranı 2021 yılında % 15,3 olarak gerçekleşti. Tüm BIST şirketlerinin sadece 34’ünün yönetim kurulu başkanı kadın ve sadece 16’sının yönetim kurullarında yer alan CEO’su kadın. Her ne kadar bu oranlar istenilen seviyede olmasa da kadınların yönetim kademelerindeki yeri her geçen yıl daha da sağlamlaşıyor.
- Pegasusun yeni CEO'su Güliz Tarhan Özturk.
- TAV Havalimanları Holding Finans Direktörü, Başkan Yardımcısı VP and CFO, Burcu Geriş
Genel Müdür sorumluluğunu almış olanlardan liste başı isimler ise şunlar;
Teknosa Genel Müdürü Sitare Sezgin,
TSKB Genel Müdürü Ece Börü,
Amgen Türkiye ve Gensenta Genel Müdürü Güldem Berkman,
MSD Türkiye Bölgesi Genel Müdürü Gözde Güllüoğlu,
Uğur Okulları Genel Müdürü Nil Çiçek,
GSK Tüketici Sağlığı Genel Müdürü Özlem Kaynak,
Estee Lauder Türkiye Genel Müdürü İpek Ersavaş,
ASUS Türkiye Genel Müdürü Özge Kılıç Güler
Türkiye’de de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında “Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlanmaya başlandı. Zaman zaman dile getirdiğimiz haklardan birçok çalışan kadın haberdar olmadığı için mağduriyetler yaşanıyor. İşte çalışan kadınların hakları;
1- Kadınlara eşit davranılması ve ayrımcılık yapılmaması gerekiyor,
2- Yer ve su altında çalıştırma yasağı,
3- Gebe kadınların periyodik kontrollerine izin verilmesi,
4- Gebe kadınların gece çalıştırılma yasağı,
5- Doğum halinde istirahat ve geçici iş göremezlik hakkı,
6- Doğum yapan kadın işçiye isteği halinde, altı aya kadar ücretsiz izin verilmesi,
7- Kadın işçilere 1 yaşından küçük çocuklarını emzirmeleri için günde toplam 1,5 saat süt izni verilmesi,
8- Kadın çalışanlara en fazla üç doğum için (her doğumda ikişer yıllık) doğum borçlanması hakkı,
9- Kadın çalışanlara doğum sonrası yarım çalışma hakkı,
10- Kadın çalışanlara doğum sonrası kısmi süreli çalışma hakkı,
11- Evlenen kadına kıdem tazminatı.
Sosyal yaşamda ise nedeni tam bilinmese bile kadınlarımızın karşılaştıkları kısıtlama ve yasaklar, birey hakkını engellemeye yönelik devam etmekte. Halbuki her kadın istediği sporu yapabilmek, dilediği gibi giyinebilmek, kendisini taciz eden gözlere rağmen sokakta başı dimdik yürüyebilmek ister. Kadınların bugün bile mücadelesini verdikleri sosyal engellerin geçmişi de bir hayli eski.
2002 yılında yapılan son Medeni Kanun değişikliğinde evli kadının yasal olarak durumunda değişiklikler yapılmış, erkeğin aile reisliği durumu ortadan kaldırılmıştır. İkametgahı artık 186. Maddeye göre eşler birlikte seçerler. Birliği eşler beraberce yönetirler, birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıklarıyla katılırlar. 185. maddeye göre de eşler bu birliğin mutluluğunu el birliğiyle sağlamak ve çocukların bakımına, eğitim ve gözetimine beraberce özen göstermekle yükümlüdürler.
Birliğin temsili artık eşitlenmiştir.
Bugün “yeni kadın” yerine “yeni insan”ı tartışmamız gerekmektedir. İki yüz yıl öncesinde başlayan değişiklikler daha ziyade kadınların hayatını doğrudan etkileyen dönüşümlerdi: Örneğin ev ekonomisinin çöküşü, ailede iş bölümü, kürtaj hakkı, hukuk alanındaki yeni düzenlemeler. Bunlar kadınların hayatını doğrudan etkileyen radikal değişikliklerdi ki erkekleri de etkiledi. Artık günümüzdeki radikal değişiklikler, mesela yeni üreme teknikleri, genetik müdahaleler, dijital protezler, yapay zeka gibi gelişmeler sadece kadınları etkilemiyor. Kadın erkek hepimizi etkiliyor. İnsanın sınırlarının tartışıldığı bir dönemde, cinsiyetin ötesinde, türün devamlılığına ilişkin risklerle karşı karşıya insanlık.
Cinsleri aşan bir “yeni insan” sorunu ile karşı karşıyayız. Ama cinsiyetin ve cinselliğin insan hayatındaki konumunu değişip dönüştüren sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel ve teknik süreçler de eş zamanlı olarak yürürlükte. Bir tarafta klasik “kadın sorunu” devam ediyor, diğer tarafta cinsiyetin heteroseksüellik üzerinden tanımlanmasına karşı çıkan, kadınların ezilmesini sosyo-ekonomik yapılara değil de söylemin yeniden üretilmesine bağlayan, cinsiyeti tamamen kültürel bir inşa olarak kabul eden yaklaşımlar seslendiriliyor.
Tüm kutsal kitaplar insanoğlunun ilk atalarının bir erkekle bir kadın olduğunu kabul eder. Uzakdoğu’da Tao felsefesine göre kainatın temeli yin ve yang, ya da eril ve dişil özelliklerin tamamlayıcı niteliğine dayanır. İslam felsefesine göre de kainatın çiftler halinde yaratılışı Allah’ın hikmetlerindendir. Biri olmadan diğeri olmayacaktır.
Bu kaçıncı Dünya Kadınlar Günü yazımız.
Ahlaken bir çöküntü içerisinde olduğumuzu hatırlatmama gerek yok. Son 10 sene içerisinde; Suç oranı %434, uyuşturucu kullanımı %678, fuhuş %734 artmış. Kadına bakış açımız bazı kesimlerde hiç düzelmemiş, cinsiyet gözetmeksizin çocuk tecavüzleri artmış, çocuk gelinler ayyuka çıkmış, kızlarımız okutulsun diye uğraşan STK’lar engellenmeye çalışılmış, kadını mal görmek, yasal olmasa bile sosyal ortamda artmıştır. İşte tüm bu ahval ve şerait içerisinde bizler de vazifemizi yerine getirmeye çalışmakta, bilgilendirmekten vazgeçmeden, yazmaya devam etmekteyiz.
Dilimizde dişi-erkek ayrımı yoktur. Halbuki Rusça’da bu ayrım olmasına rağmen Rus Anayasasında bu ayrım hiç geçmez ve ‘erkek-kadın’ yerine “insan” sözcüğü kullanılır.
Umarım bir gün biz de dilimize uygun konuşmayı ve davranmayı öğreniriz.
Bir insan ancak, değerini bilenin yanında kıymetlidir. - Hz. Mevlana
220404