Nano IHA

Uçan insansız hava araçları küçülüyor, daha akıllı, daha ucuz ve daha korkutucu hale geliyor.

En önce şunu hatırlatalım.

Her bir buluş, üç nesil gelişip sivil yaşama uyarlanmadan, halka tanıtılmaz ve halka sunulan çeşidi ise en masum halidir. Aslında hangi amaca hizmet ettiği konuyu bilenler açısından açıktır ama yaratılan algı sanki çok ticari ve masum bir buluşmuş gibi anlatılır. İşin özü her buluş, önce askeri amaçlar için kullanılmak üzere geliştirilir.

Adını “fırfırlı” koyduğum Dron’lar hakkında daha geçen haftalarda yazı yazmışken, artık gelişiminden de bahsetmek zorunlu hale geldi. Çünkü hala yaptığımız İHA’larla övünürken bu teknolojinin nerelere geldiğinden bahsetmemek olmaz. Hatta İHA ve türleri, büyüyeceğine küçülmekte ve otonomlaşmakta.

Bugün ucuz ve küçük fırfırlılardan bahsediyoruz. Şu an, belki de 1.000 dolarlık bir fırfırlı, 100.000 dolarlık bir İHA kadar yetenekli ve aynı derecede korkutucu olabilmekte.

Yine de bu küçük uçan araçlar, hayat kurtarmak, halkı kontrol altında tutmak, çevresel izleme ve arazi etüdü gibi iş işlevleri gerçekleştirmek için kullanılabilir ve kullanılmakta.

Küçük, ucuz fırfırlının hızlı ilerlemelerinin hem umut verici bir aydınlık tarafı hem de korkunç bir karanlık tarafı var. Belki de hepimizin gözden kaçırdığı, kullanıcının herhangi bir sabit, döner kanatlı veya çok motorlu aracı tamamen otonom bir araca dönüştürmesine izin veren 200 dolarlık bir yonga. Üstelik bu teknolojinin her yerde bulunabilmesi ve kısmen savaşın minyatürleştirilmesine olanak tanımasıdır.

Çarşıdan alacağınız bir fırfırlı ile savaşta kullanacağınız fırfırlı arasında çok ama çok küçük farklar olduğu artık yadsınamaz bir gerçektir. Filme alma (araba reklamlarında ve filmlerde olduğu gibi) ve çevresel izleme gibi pek çok saldırgan olmayan uygulamada kullanıldığını görüyor ve bazen de bizler bu teknolojiyi kullanıyoruz. Bu ürünler insanlara her zaman, her yerden gökyüzüne erişim sağlama olanağı vermekte. Gökyüzüne hakim olmak ise çok önemlidir çünkü; “istikbal göklerdedir”.!

Şehirlerimiz üzerinde çok az insansız hava aracı var. Ticari çıkarlar aşırı uçmaya izin vermiyor. Yerel yönetimlerin çoğu da hobi fırfırlıları 400 fitin altında özel şartlarda uçurabiliyor. Sonunda gökyüzü herkese açılacak. Hava sahaları ‘algıla ve kaçın’ adı verilen bir politika ile yönetilmekte. Uçan araç kontrol sistemleri -ister insan ister bilgisayar- diğer araçlardan kaçınmaktan sorumludur. Bugünün insansız hava araçları, onları diğer uçaklardan haberdar edecek bir sisteme sahip değil.

"Stigmergy*" terimi 1959'da Fransız biyolog Pierre-Paul Grassé tarafından termit davranışına atıfta bulunmak için kullanıldı. Bunu şöyle tanımlamıştı: "İşçi karıncaların başardıkları performansla uyarmak."

*Yunanca στίγμα stigma "mark, sign" ve ἔργον ergon "work, action" kelimelerinden türetilmiş ve bir ajanın eylemlerinin çevrede işaretler bıraktığı, onun ve diğer ajanların bu işaretleri algıladığını ve sonraki eylemlerini buna göre ayarladıklarını anlatır.

Stigmergy veya bir fırfırlının, diğer fırfırlıların davranışlarını pekiştirici olarak okuyabileceği bir işaret koyma yeteneğine denmekte (ki bu Kill Decision* kitabında, birine saldırmak için verilen emirdir).

*Kill Decision, Daniel Suarez tarafından 2012 yılında yayınlanan bir bilim kurgu romanıdır. Hikaye, isyancıların düşmanları tanımlayan ve onları insan müdahalesi olmadan öldürmeye karar veren otomatik fırfırlıların yarattıkları kurgusal senaryo ile ilgilidir.

Otonom insansız hava araçlarının çok ucuza ve bir o kadar da çok hazır bileşenle üretilebileceğini ve izlenemeyecek şekilde inşa edilebileceğini ve bunun da "anonim çatışmaya" yol açabileceğini öngörmek için medyum olmaya hiç de gerek yok.

Yine de bir insansız hava aracının bir kişiye veya gruba onları ispiyonlamadan hizmet edebilmesi büyük yararlara sahiptir. Polisin işlerini yaparken videoya kaydetmesinin yasal olmasına rağmen, vatandaşların yine de taciz edilip tutuklandıklarına dikkat çekmekte yarar var. Video kaydı, açık bir denetleyicisi olmayan otonom bir robot tarafından yapıldığında ise ortada tutuklanacak kimse olmayacak.

Akıllı telefon endüstrisinde yönlendirme yaparak, bir fırfırlı için kontrol sistemini tek kullanımlık hale getirmeye hiçbir şey engel olmayacak. Çok uzakta değil ama yakında gökyüzünde savaşan insansız hava araçlarıyla karşılaşınca şaşırmayacağımıza eminim. Üstelik bu robotların kime ait ya da hangi taraftan olduklarını da bilemeyeceğiz.

Dünyanın dört bir yanındaki askeri kuvvetler, insansız hava araçlarını doğrudan cephe askerlerinin ellerine teslim ediyor ve saldırıyı uzaktan yönetiyor. İHA'ların artık büyük ve hantal olması gerekmediği gibi, kullanımı için özel eğitime de ihtiyaç yok. Bu sistemlerin en yeni ve en küçüğü, tek bir kişi tarafından taşınabilir, uçurulabilir ve kontrol edilebilir. Üstelik bunları kullanmak için gerekenden daha az eğitim yeterlidir.

Düşünün, bir insansız hava aracı sadece 3,5cm genişliğinde ve 16,5cm uzunluğunda küçük bir helikopter (kuyruk rotoru ile). 25 dakikaya kadar içeride veya dışarıda, gündüz veya gece sessizce uçabilir ve kızılötesi taramalar da dahil olmak üzere gerçek zamanlı görüntüleri bir mil öteden kullanıcılara gönderebilir. Daha uzun görevler için, işletici algılayıcıları döndürürken "tüneyip bakabilir".

Bir başkası ise, üç kamera taşıyan 300gr, 25cm’lik dörtlüFırfır (quadcopter). Gündüz ve gece çeşitli ortamlarda çalışır. Ayrıca dikey olarak fırlatılarak işleticiyi potansiyel düşman ateşine maruz kalmaktan kurtarır. Bir de "Taktik Füze Sistemi" mevcut. Diğer küçük fırfırlılar gibi kullanıcılara savaş alanının yukarıdan gerçek zamanlı bir görünümünü sağlıyor. Ancak bir hedef belirlendiğinde, doğrudan ona doğru uçup küçük yükünü patlatıyor. Bilindiği gibi plastik patlayıcıların gücü çok, ağırlığı azdır.

Fırfırlı teknolojisi geliştikçe, insansız sistemler için daha geleneksel askeri kullanımlar yeni uygulamalarla birleştirilir ve daha küçük fırfırlılar ile daha büyük filolar kurulur. Geceleri eğlence ve/ya da gösteri amaçlı çeşitli şekiller alarak uçup beğenimizi kazanan bu filoların görünen en masum yüzüdür. Daha geçen ay Kişisel Keşif Sistemleri (PRS) için 20,6 milyon dolarlık ek sözleşme yapıldığını duyurdu bir üretici.

Ordular hala nano fırfırlılar gibi yeni teknolojilere büyük yatırımlar yapmaktadırlar. İngilizler BugNano dedikleri sistem için Aralık 2020'de test edilmek üzere ilk 30 BugNano birimini teslim almıştı. Bu BugNano’lar, keşif, gözetleme ve hedef tespiti dahil bir dizi görev için kullanılabilir. Köşelerde veya tepelerde asker gözü görevi görür, İHA'yı algılama ekipmanı ve yeteneklerinin yanı sıra diğer askeri ekipmanlarla entegre ederek daha da geliştirilmesi planlanmakta.

BugNano, bir akıllı telefona benzer brüt 196 g ağırlığa sahiptir. Kuvvetli rüzgarlar, yağmur ve kar dahil olmak üzere şiddetli hava koşullarında uçmasına izin veren dört sağlam rotora sahiptir. Tamamen otonom modeli elden, yerden veya araçtan kolayca fırlatılabilir. Küçük boyutu, belirli bir rakımda çalışırken kuşlardan ayırt edilmesini zorlaştırır. Yüksek çözünürlüklü kamera ile donatılmıştır ve kızılötesi algılama sistemi de ek bir seçenektir. Yumruk büyüklüğündeki iki Bug UAV, dört pil paketi, anten ve aksesuarlarla birlikte bir UAVTEK denetleyicisi barındırabilen bir kutuda kolayca taşınabilir.

Boyut, ağırlık ve güç (SWaP) ile optimize edilmiş teknolojilerdeki gelişmeler ile bu gelişmeleri yönlendirerek, daha küçük taşınabilir sistemlere daha esnek taktiksel yetenekler kazandırıldı. Kapasitedeki bu sıçrama, ivmeölçerler ve jiroskoplar gibi görev açısından kritik bileşenlerde mikroelektromekanik sistem (MEMS) varyantlarının geliştirilmesinin yanı sıra tedarik edilen çeşitli önemli parçaların minyatürleştirilmesiyle desteklenmişti.

Giderek daha küçük ve daha hafif alt sistemler arayışı, nanoteknoloji ve nanoelektromekanik sistemlerin gelişimini yönlendirdi. Ancak, nano ölçekli teknolojilerin uygulanması benzersiz zorlukları da beraberinde getirmiştir. Araştırma laboratuarlarının bu zorlukların üstesinden gelmesinin bir yolu, böceklerde ve kuşlarda bulunan aerodinamik sistemleri kopyalamaya çalışmaktır.

Yusufçuk böceklerini cyborg (sibernetik organizma) fırfırlılarına dönüştüren entegre enerji, rehberlik ve gezin sistemlerine sahip, böcek kontrollü bir sırt çantası geliştiriliyor. Bir güneş paneli içeren minik sırt çantası, böceğin arkasına takılır ve yusufçuklarda uçuşa karşılık gelen 16 belirli nöronu uyarmak için ışık bilimi (optogenetik) ile birleştirilir. İnsan yapımı bir nano fırfırlıdan farklı olarak gerçek hayattaki yusufçuk, vücudundaki enerjiyi depolamak ve şarj etmek için çevresinden hücresel enerji (biyomatre) avlayabilir ve tüketebilir. Bu da yeni nesil “Uzay Yolu” dizisini çağrıştırıyor.

Imagination is more important than knowledge...

Hayal gücü bilgiden daha önemlidir.!

Albert Einstein

www.servetbasol.com

210412