Demos Kratos

Halk anlamına gelen “demos” ile güç, kudret, iktidar ve yönetim anlamına gelen “kratos” kelimelerinin birleşmesiyle meydana gelmiştir.

Bu birleşme, elbette önce güçlünün kendisini korumasına yönelik yasalarla gelişecektir.

Bir kere kadınlar ve köleler halk olarak kabul edilmediklerinden, halk kavramı toplumun tüm kesimlerini kapsamıyordu. Halk (demos) kavramın ayrıntılardan ayıklanarak adeta homojen bir anlama (elitizme) indirgiyordu.

Eski Yunan’da birey yok, cemaat, sınıf ve şehirli vardır. (Bizde bugün de öyle gibi!)

Demokrasinin kamusal alanı olan gerçek zemininde, işte bu tanımlanmış aidiyetler yer alır.

Tarihçesi ne olursa olsun, demokrasinin tarifi "yasa"larda gizlidir.

“Çalmayacaksın” dendiğinde, fakirin zenginden çalması söz konusudur.

Çünkü fakirin çalınacak bir şeyi yoktur.!

Atina Hukuku, Roma hukuku, Anglo Sakson hukuku ve Modern Hukuk, özünde bu verilerle doludur. Devlet düzeyinde ise "deniz ve domuz" özdeyişi yer alır.

Halkın bilinçlenip iyi eğitilmesi, güdülmeyi zora sokar.

Bu siyasette de dinde de böyledir.

Siyasette bunun adına particilik, dinde de biat denir.

Her ikisinde de kişisel çıkarlar ön plandadır.

*

2020 YILI İTİBARİYLE TÜRKİYE’NİN GENEL EĞİTİM SEVİYESİ

YAZAN: Mehmet ASAL, K12 Okulları Yönetim ve İşletme Danışmanı

[Bu oranlar TÜİK Resmi Internet Sitesinden bizzat tarafımdan alınmıştır.]

 

EĞİTİM DÜZEYİ                                                   KİŞİ SAYISI      NÜFUSA ORANI

1. Okuma yazma bilmeyen                                        2 024 979           %3

2. İlkokul Mezunu (5 yıllık)                                      17 579 747          %24

3. Okuma-yazma bilip okul mezunu olmayan           7 782 603           %11

4. Diplomasız İlköğretim mezunu (8 yıllık)               5 678 694           %8

5. Diplomalı Ortaokul ve Dengi meslek Okulu        13 365 564          %18

6. Diplomalı Bilinmeyen                                               620 860           %1

1.Düşük eğitimli kesim ARA TOPLAM                 47 052 447          %63

A. Lise ve Dengi Meslek Mezunu                             15 426 019          %21

B. Yüksek Okul/Fakülte Mezunu                             10 257 791          %14

C. Yüksek Lisans ve 5/6 yıllık okul                             1 083 331           %1,5

D. Doktora Yapmış                                                       211 581           %0,5

2.Eğitimli kesim ARA TOPLAM                             26 978 722          %37

2019 yılında Türkiye nüfusunun yaklaşık 82.000.000 kişi olduğu kabul edilerek ve TÜİK resmi internet sitesinde yer alan 01 Eylül 2020 tarihindeki bilgiler esas alınarak yapılan hesaplamaya göre;

Tabloda 1.nci ara toplam olarak görülen, 47 052 447 nüfusa 6 yaşa kadar olan kesimi de (8 milyon) eklersek, 55 Milyon insanımız eğitimsiz denilecek seviyededir. Diğer bir ifade ile; nüfusumuzun %67 si eğitimsizdir ya da çok düşük eğitim düzeyindedir.

Toplam 82 Milyonun Sadece 27 Milyonu ki o da toplam nüfusun %33’ü etmektedir, lise ve üstü eğitim seviyesindedir.

Hiç okul bitirmemiş 6 yaş üstü insan sayımız 9 milyon 807 bin 582 dir.

Bunun çoğunluğunu, (6 milyon 185 bin 858) kadınlar oluşturmaktadır.

Nüfus sayımı kayıtlarından anlaşıldığı gibi, eğitim durumuna göre Türkiye’de en çok ilkokul mezunu bulunmaktadır. (17 milyon 580 bin)

Bizi kim mi yönetiyor? %63’ü cahil denebilecek düzeydeki halkın belirlediği iktidarlar.

Kalan %37’sinin ne yaptığı ise maalesef sonucu değiştirmemektedir.

Bu %63’lük cahil sayılabilecek kesime hitap edebilen, sadaka kültürü ve tevekkül aşılayıp dini siyasi amaçla kullanan partiler bizi yönetmeye devam edecektir.

Ülkesinin Başkentini dahi bilmeyen, hala Kenan Evren’i Cumhurbaşkanı sanan, Kıbrıs’ın Karadeniz’de olduğunu söyleyebilecek kadar cahil bir toplumda demokrasi ancak bu kadar olur.

Bu %63’ün (47,5 milyon) en az %30’u (14 milyon kişi daha) diğerlerinin seviyesine gelmedikçe bu ülkede Katılımcı Demokrasi ve Sonuçlarından bahsedilemez.

Daha eğitim kalite ve içeriğine hiç girmedim.

Üniversitelerimizin özerk olmaması, olamaması, Rektörlerinin seçimle değil de atamayla göreve gelmesi, Dünyaya sundukları tez, makale ve araştırma azlığı, konu, kalite ve sayfa yetersizliği, tezlerin uluslararası dergi ve platformlarda yayınlanmaması, ARGE kifayetsizliği, Uluslararası ödül ya da madalya kazanmış mezun sayısının üniversitenin mezun sayısına oranının yetersizliği, dünyadaki önemli firmaların CEO pozisyonlarında bulunan üniversite mezunlarının toplam mezun sayısına oranının azlığı, Uluslararası yarışmalarda aldığımız neticeler, Lise ve Üniversite giriş sonuçlarımız, eğitimin sürekli olarak din eksenine kayması, son yıllarda sayıları süratle artan İmam Hatip Okulları.

Tüm Sanayi Devrimlerini yasaklamış, üretimde, ilimde ve bilimde kopyacılığı esas almış ülke olma sıfatıyla nereye kadar?

Mehmet Asal

K12 Okulları Yönetim ve İşletme Danışmanı

*

Nokta Dergisi kolay kolay unutulmayacak bir gazetecilik başarısı sergiledi. Sokaktaki vatandaşın, meçhul bir otoritenin buyruklarına karşı gösterdiği uyum ve tepkileri ölçtü.

Tiyatro sanatçısı Ezel AKAY' a siyah bir pardösü giydirdi, eline bir de megafon verdi. Akay' la Nokta ekibi başladılar kentte dolaşmaya.

Önce yeni cami' in arkasındaki parka gittiler. Hava güneşliydi. Banklarda insanlar oturuyordu.

Akay megafonla bağırarak sert bir komut verdi:

“Derhal ayağa kalkın !...”

İtirazsız sessiz kurulmuş robotlar gibi herkes hemen ayağa kalktı.

Eminönü iskelesinde başka bir komut:

“Herkes hemen yere çöksün”

İskelede kim varsa hemen yere çöktü.

Beyoğlu'nda başka bir komut:

“Herkes sıraya girsin, sayım var!..”

Herkes hemen sıraya girdi.

Mecidiye köy de bir duvar dibinde başka bir komut patladı:

“Herkes elleriyle duvara yapışsın, ölçüm var!...”

Herkes elleriyle duvara yapıştı.

Buna karşılık Boğaz iskelesinden birinde, vapurdan çıkanlara komut vermediler, kibarca ricada bulundular:

“Film çekiyoruz, lütfen bir dakika durur musunuz?”

Ricayı kimse iplemedi.

*

Nokta'nın yaptığı deney, toplumun ruhsal yapısını gösteren müthiş bir röntgen.

Ne kimse komutu verenin kimliğini merak ediyor, ne hangi hak ve yetkiyle vatandaşlara o komutları verdiği soruyor, ne de herhangi bir direnme gösteriyor.

İşte yüzyıllardan beri, daha küçük yaşlardan başlayan dövülmenin, ezilmişliğin sonucu.

Hani geçen haftaki yazımda ilk okul sınıf duvarlarındaki “Ali ata bak”, “Ayşe ip atla”, “Emel eve gel”, “Işıl ılık süt iç” vs.. gibi emir kipleri ile yetiştirildiğimizi söylemiştim ya!.

Bu deney, emir kipi ile yetiştirilmenin sonucu ve görüldüğü gibi de başarılı olmuşlar. Kim mi bunlar? Bize bu eğitim politikalarını dayatan ABD’li danışmanlar ve uygulayan yetkililer.

Kötülüğe akın akın gider insanlar,

Rahattır, yakındır kötülüğün yolu,

Erdemin ise alın teri koymuş önüne tanrılar.

Eflatun (Platon); M.Ö.427- M.Ö.347

www.servetbasol.com

201214