4
yıllık diploma…
Size
bir soru sormak istiyorum. Burada kaçınız dört yıllık bir diplomaya sahip?
Eğer
dört yıllık bir diploman varsa, elini kaldır?
Güzel,
şimdi de şunu soralım.! Yok yok, ellerinizi indirmeyin, çünkü çok merak
ediyorum.
Dört
yıllık diploma sahibi olan sizlerden kaçınız, son 30 gün içinde, işi ile ilgili
bir kitap okudu?
Bakın,
sorun burada işte.! Neden mi? Diplomanın yararı nerede?
Bazı
cevaplar hala havada. Sadece almış olmak için mi diploma alınıyor.
Bakın
bu neye benziyor.
Bu
benim sizlere, 14 ila 18 yaş arasında iken sürekli vücut çalışırdım demeye
benziyor.
Hepsi
bu. Ama hepimiz biliyoruz ki, sağlıklı olmak için devamlı spor yapmak
gerekiyor.
Tamam,
şu an benim karnımda baklavalarım yok ama zamanında sahip olmuş olmamın şimdi
bana bir yararı da yok. 22 yaşında iken vardı ama şimdi 42’sindeyim.
Onlara
hala sahip olmak istiyorsam, düzenli spor yapmalıydım.
Tıpkı
20 sene önceki gibi olmak istiyorsak, düzenli mesleğimiz ile ilgili kendimizi
geliştirecek çalışmalar yapmalıyız. Diploma sahipleri ile bir sorunum yok.
Benim eleştirdiklerim, diploma aldıktan sonra kendilerini mesleklerinde
geliştirmeyenler.
Yaşam
ve bilgi o kadar çabuk değişiyor ve gelişiyor ki, birini daha öğrenmeden öbürü,
öbürü hakkında fikir edinmeden bir yenisi devreye giriyor.
Bu
günlerde dört yıllık eğitim, gelişmenin gerisinde kalıyor.
Zamanı
yakalamakta geç kalıyoruz.
Jason
GRAZIANI
Aynı
zamanda bir Psikolog olan okul müdürü Chaim Ginott öğretmenlerine şunu yazdı:
“Ben
bir toplama kampından kurtuldum. Gözlerim hiç kimsenin şahit olmaması
gerekenleri gördü. Bilgili mühendisler tarafından yapılan gaz odaları, eğitimli
hekimler tarafından zehirlenen çocuklar, eğitimli hemşireler tarafından
öldürülen bebekler. Kadınlar ve bebekler lise ve üniversite mezunları
tarafından vurularak gömüldü. Benim isteğim, öğrencilerinizin insan olmasına
yardım etmeniz.
Çabalarınız
asla öğrenilmiş canavar, yetenekli psikopatlar, eğitimli katiller üretmemeli.
Okuma,
yazma ve aritmetik ancak çocuklarımızı daha insancıl kılmaya hizmet ederse önemlidir.”
Nobel,
savaşları durduracağını düşündüğü buluşunun ölümcül bir silaha dönüştüğü fikri
ile hüzne boğuldu. Kardeşi Ludvig Nobel öldüğünde,
kendisinin öldüğünü sanan Fransız gazeteleri büyük bir hataya imza attı.
Gazetelerin manşetlerinde “Ölüm taciri öldü” başlıkları atıldı. Bu olay, Nobel
Ödülü fikrinin başlangıcı olarak görülüyor.
Bize
ise ilk okulda iken atom’un tarifini “bölünemeyen en
küçük parça” olarak ezberletmişlerdi.
Ben
ilk okuldan mezun olduğumda sene 1960 idi. Yani atom parçalanalı çoktan 20 sene
olmuştu.
Eğitim
denince akla ‘bir’ şey gelmemeli. Olması gereken çok yönlü eğitimidir.
Havacılıkta “Eğiticinin eğitimi” diye bir kavram vardır. Bu kavram,
iyileştirmenin ve gelişmenin sembolüdür. Hepimiz biliriz ki asırlardır her
meslektaş birbirine sorar “Senin hocan kim?” diye. Çünkü havacılıkta OJT ve OST
gibi kavramlar vardır ve siz sadece bilgi, yöntem ve tarz öğrenmezsiniz OJT ve
OST yaparken. Burada ustanızdan asıl öğrendiğiniz “tavır” dır.
Ustanız size mesleki tavrı da öğretir, tornavida tutmasını da. O tavırdır sizi
“meslektaş” yapan. O tavır olmadan ancak iyi bir tamirci, uygulayıcı ya da işçi
olursunuz.
Belçika’da
iken sene 1974, bir haber geldi Japon’lar burada otomobil fabrikası kuracaklar
diye. Avrupa’nın göbeğinde, hem de Japon’lar, bir otomobil fabrikası
kuracaklar! Şaka gibi gelmiş, gülmüş eğlenmiş ve bazılarımız da alay etmişti.
Bu
yaz tatil dönüşü cam silecekleri ve silecek motoru ile sorunlarım olunca oto
sanayiinde her zamanki ustama gittim. Beni, uzmanı olmadığı işler için hep işin
uzmanına yönlendirir, bu sefer bir Japon arabası tamircisine yönlendirdi. 50’li
yaşlarında olan bu tamircinin çalışma tarzı, aletlerinin duruşu, kullanıldıktan
sonra temizlenip kaldırılması beni çok etkiledi. Bu disiplin nedeniyle “Asker
emeklisi misiniz?” diye sordum. “Hayır, çıraklıktan yetişmeyim.” diye
cevapladı. “Bu disiplin göze batıyor, ondan sordum” deyince anlattı. “Japon
arabaları bakımı kursu hep 5 gündür. İlk gün neyin nasıl yapılacağını
anlatırlar ki bizim bir görmemiz yeter. Sonraki 4 gün ortam, alet, araç ve
kişisel temizlik üzerine uygulamalı bir eğitim alırsınız. Buna müşteri
ilişkileri ve hitabet de dahildir. Önceleri kısa aralıklarla, sonra da rastgele
size müşteri gönderip tavrınızı denetlerler. İlk hatanızda ihtar alırsınız,
sonraki hatanızda da sizin ruhsatınızı geri alırlar. Teknik olarak
yapamadığınızdan değil, tavır eksikliğinden.”
Japonlar
dünyada her el attıkları işlerde başarılı yerlere geldiler. Bunun nedeninin
eğitim olduğunu ama eğitimin sadece bilgi aktarımı olmadığın, ahlaki tavrın
eğitimde öncelikli yer aldığını artık biliyoruz. Bizden önceki ve hatta bizim
neslin de eğer başarılı oldu isek, bu almış olduğumuz ahlaklı eğitimden
dolayıdır.
Yaşamımız
boyunca çevremizdeki koşulları kontrol edemeyiz ama tavırlarımızı kontrol
edebiliriz.
On
yaşlarında bir çocuk pastaneye girip ve bir masaya oturur. Bir garson önündeki
masaya servis koyarken çocuk sorar:
"Meyveli
Dondurma ne kadar?"
"20
TL" diye cevaplar garson kız.
Küçük
çocuk cebinden bir avuç bozuk para çıkardı ve avucundaki bozuk paraları
inceledi.
“Peki,
üç top dondurma ne kadar?”
Birçok
müşteri masalara oturmayı bekliyordu ve garson sabırsızlanıyordu.
"18
TL" diye sertçe yanıtladı.
Küçük
çocuk paralarını tekrar saydı ve siparişini verdi;
“Bana
üç top dondurma lütfen”.
Garson
dondurmayı getirdi, fişi masaya koydu. Küçük çocuk, dikkatlice saydığı parayı
hemen fiş sepetine koydu. Garsonda çocuk dondurmasını yerken müşterilerine
hizmet vermeye geri döndü.
Çocuk
masadan kalkıp pastaneden çıktıktan sonra garson masayı temizlemek için geri
döndü.
Küçük
çocuğun oturduğu masadaki sepetin içindeki parayı saydı ve ağlamaya başladı.
Orada,
sepete düzgünce yerleştirilmiş yirmi lira duruyordu.
Çocuk
meyveli dondurma yiyebilirdi ama bahşiş için yeterli parası yoktu.
Albert
Einstein trendedir. Bütün ceplerini ve çantalarını araştırmasına karşın
biletini bulamaz.
Bu
arada kontrolör yaklaşır ve şöyle bir şeyler söyler:
“Dr.
Einstein, sizi herkes tanır. Princeton'un size başka bir tren bileti alacak
paranız olduğunu da biliyoruz.”
Einstein'in
yanıtı da şöyle olur:
“Benim
endişem para değil. Bileti bulmak zorundayım, çünkü nereye gittiğimi unuttum.”
Tıpkı
Einstein gibi, sizler de para için değil, nereye gittiğiniz için
endişelenmelisiniz.
Nereye
gittiğinizi keşfederseniz, para da zaten gelir.
Girişimcinin El Kitabı / Guy Kawasaki
Kalın
sağlıcakla…
201123