Yenilenmiş Eğitim
COVID-19
salgını, dünya çapında okul sistemlerini alt üst etti. Sistemler bir gecede
uzaktan öğrenmeye ayak uydurmak, değişen epidemiyolojik koşullar arasında
okulların yeniden açılıp açılmayacağını ve nasıl açılacağını planlamak ve
öğrencileri akademik ve duygusal olarak desteklemek zorunda kaldığından, hız
çılgınca.
Yine de
krizler genellikle daha geniş bir değişim için bir fırsat yaratır ve eğitim
sistemleri yeni okul yılı için yatırımlarla ilgili kararlar almaya başladıkça
geri adım atmak ve salgının ötesinde her çocuk için daha iyi bir sistem
yaratmak için uzun vadeli zorunluluğu dikkate almak önemlidir.
Süreç
kilit bir soruyla başlar:
Neyi,
kim için, ne zaman ve hangi ölçümlere göre başarmaya çalışıyoruz?
Araştırmalar,
en iyi performans gösteren okul sistemlerinin müfredatta, değerlendirmelerde,
öğretmen davranışlarında ve hatta istenen sonuçlarda önemli ölçüde farklılık
gösterebileceğini ortaya koymakta. Onları birleştiren şey, ırk, cinsiyet, gelir
düzeyi veya konumdan bağımsız olarak her çocuk için mükemmelliğe odaklanmak. Bu
temel değer, mevcut sistemlerimizde tutulması gereken alanları ve herkes için
daha etkili ve eşitlikçi eğitim oluşturmak için nerede yenilik yapacağımıza
karar vermekten geçer.
Onlarca
yıllık araştırma ve eğitim reformuyla öğrenilenleri gözden kaçırmamamız gerekse
de COVID-19 salgını eğitimcileri yeni öğrenme modellerini hızlandırmaya ve
sınıfın ötesinde yenilikçi eğitim (innovative education) hazırlamaya zorluyor. Kilitlenmeler, dünyanın
dört bir yanındaki öğrencileri evden öğrenmeye zorlayarak video konferans,
öğrenme yönetimi platformları ve değerlendirme araçları gibi çevrimiçi
araçların kullanımında çarpıcı bir artışa neden oldu. Aynı zamanda salgın,
evdeki öğrenme ortamından cihazlara, internete ve yüksek kaliteli eğitime erişime
kadar okul sistemindeki eşitsizliklerin çoğunu vurguladı ve hatta daha da
kötüleştirdi. Artık uzun süredir bozuk olan modelleri düzeltme zorluğunun
üstesinden gelmek için hem siyasi iradeye hem de acil yapılanmaya gerek var.
Eğitim
sonuçlarındaki başarısızlık verileri son yıllarda durmuş gibi görünüyor.
COVID-19 krizi, dünyadaki okul sistemlerinin daha radikal değişimleri
benimsemek için mevcut yaklaşımların ötesine geçmesi ve öğrencileri nesiller
boyunca nasıl eğittiğimizin bazı temel unsurlarını yeniden düşünmesi
gerektiğinin bir işaretidir.
Proctor,
kasıtlı olarak cehalet yayma konusunu Agnotoloji
olarak adlandırmıştı. Yani agnotoloji, bilgisizlik
bilimi demekti. Neoklasik Yunanca’da
agnosis ‘bilgisizlik’, ontoloji ise varlık felsefesi
anlamına geliyor. Agnotoloji de ya bir ürünü satmak
ya da çıkar elde etmek için kasıtlı olarak kafa karışıklığı ve yalan bilgi
yaymanın incelenmesi oluyor. Bilgisizlik güç sağlar ve agnotoloji
de kasıtlı olarak yaratılan cehaletle ilgilenir.
Proctor
cehaletin sadece henüz öğrenilmemiş olanla ilgili olmadığını, aynı zamanda
siyasi bir manevra, sizin bilgi sahibi olmanızı istemeyen güçlü kurumlar
tarafından yaratılan bir bilgisizlik olduğunu vurguluyor.
Proctor,
bilgisizliğin çoğunlukla dengeli tartışma örtüsü altında yayıldığını
belirtiyor. Örneğin iki farklı görüşün her zaman rasyonel bir sonuca
ulaşmayacağı fikri yaygındır.
Tüm bu
yaşadıklarımız ve içine düştüğümüz durumlara karşın, yapılması gerekenleri havacılık
geleneği ve düzenlemeleri ışığı altında şöyle sıralayabiliriz;
1-Temel beceri ve talimatlar, yenilenmenin de ötesinde
yapılandırılmalı.
2-Yüksek kalitede eğitim ve eğitmen yetiştirilmeli.
3-Tüm bunların belirli bir düzen içerisinde
yapıldığını belgeleyecek verim ölçümleri yapılmalı.
4-Elbette tüm bunlar yapılırken sosyoekonomik durum ve
ortam göz önünde bulundurularak alınacak verim belirlenmeli.
Şubat
2006’da, yani bundan 14 sene önce Sir Ken Robinson TedEx
Do schools kill creativity? konuşmasında bu konuyu işlemiş, ben de Aralık 2016’da
1651 İnsanımız
yazımda bilgilendirerek uyarmaya çalışmıştım. Dört sene önceki yazımı da şöyle
bitirmiştim;
“Bir yanda
yurtdışında eğitime ve kişiliğe verilen önem, her mahallenin kendi
Konservatuarı’nın bulunması, sanata verilen değer ve okuldaki öğrencilerin her
ay bir defa mutlaka toplu olarak sanat olaylarına katılmalarının sağlanması,
Meslek okullarının çokluğu ve çeşitliliği.
Öte yanda
ülkemizde yaratılmaya çalışılan geleceğe ait örnekler;
“En
tehlikeli kesim okumuş kesim. Türkiye'nin geleceği için cahil nesil lazım.”
Prof. Dr. Bülent Arı
Bilgiden
hep korkmuş ve yararlanmak için çaba harcamak gerektiğini görmüş olduğumuzdan,
yararsız ve çabasız elde edeceğimiz mazeretleri tercih etmişizdir.
Biliriz ki
bilgi, beraberinde sorumluluk getirir ve gereği sizden beklenir.
Sokrates,
"cehalet mutluluktur", onun öğrencisi olan Eflatun da "mutluluk
bilgi ile kazanılır" der.!
Bu sözleri
“Bilen mutlu, bilmeyen de” olarak algılayabilirsiniz amma;
“Hiç
bilenlerle bilmeyenler eşit olur mu?
Ancak
gönül ve akıl sahipleri düşünüp ibret alır.” (Zümer 9).”
Sevgiler
200914