Kök Neden..!
02
Mayıs 2016 THY uçağı pistten çıktı. 22 Kasım 2019 THY
uçağı pistten çıktı.
07 Ocak 2020 PGT uçağı pistten çıktı. 06 Şubat 2020 PGT uçağı pistten çıktı.
Bir İngiliz 98.000, bir
Alman 88.000, bir Fransız 82.000 ve bir Finli çocuk 40.000 sözcük duyarak,
okuyarak, öğrenerek mezun oluyor.
Türk çocuğu, liseyi
bitirdiğinde ise, ana dilinde 9.000 sözcük duyarak, okuyarak, öğrenerek mezun
oluyor; o da kerhen. Yanlış ile doğruyu ayıramadan.
Arapça ḳḍy kökünden
gelen “ḳaḍā-kaza” sözünün Türkçe anlamı “oluş” iken, biz bu
sözcüğü sorumluyu aramaksızın meydana gelen bir oluş olarak anlar ve o anlamda
kullanırız;
“Kaza işte (Sorumlusu
yok.!)”.
Bilir misiniz, havacılıkta bizim anladığımız bu şekilde
bir kavram yoktur.
History and
Etymology for “accident”
Middle English,
"happening,
nonessential property, diseased condition, disturbance"
borrowed from
Anglo-French,
"irregularity,
incident, symptom,"
borrowed from
Latin
“accident-,
accidens" chance event, contingent attribute,
from present participle
of accidere
"to fall
down, impinge on, be heard, happen," from ad- AD- + cadere"to fall"
Kısaca havacılıkta “kaza” kavramı yoktur!
Arapça “kaza” yerine
Türkçe “olay” denir. Olaylar da kendi aralarında birkaç çeşide ayrılırlar ki
daha detaylı tanımlanıp belirginleştirmek için.
Bu ağır girişteki asıl
amacım, uçak ile ilgili bir olay olduğunda, her kişi, kesim ve kafadan
sansürsüz yorumların ortalıkta uçuşmasının nedenlerini arz etmek.!
“Olay” yerine “kaza”
kavramı üzerinden yapılan bu yorumlarda “sorumluluk” aranmaz. Söyleyen,
söylediği ile kalır, isim, sıfat, görev vs. artık önemli değildir. Zaten bu
konularda kimin yetkili, kimin yetkisiz olduğuna da bakılmaz. İsmin, mesleğin
önüne rastgele konmuş bir “uzman” sıfatı, her söylem için yeterli addedilir.
Zaten olmaması gereken ve en yaygın olan da bu dur. Sorumsuzların rağbet
görmesinin asıl bir başka nedeni de, bunu yayınlayacak olanların da bu nedenle hiçbir
sorumluluk almayacak olmalarıdır.
Sorumluluk taşıyan ve bilen
birinin sözleri temkinli, belge ve buluşa dayalı, ihtiyatlı ve karmaşık olacağı
için işe yaramaz. Bu sözlerde suçlama ve tespit yerine araştırma ve kök neden
sonuçlarının beklenmesi gibi tavsiyeler olacaktır ki, medya bundan hiç
hoşlanmaz.
Şimdi elimizde bir meydan, bir uçak ve bir de kullanıcı
var.
Bu üçü de olmaz ise
olmazımız.
Havacılıkta bir olay
olduğunda bu üçü üzerinden soruşturma yapılır.
Havalimanı ve Hava Trafik
Kontrolü ülkemizde DHMI tarafından yapılır.
DHMI “sorumluluğunda”
olan cihaz ve donanımlar öncelikle bakım ve uygunluk açısından araştırılır. Sıra, bu cihazları kullanarak ulaşım düzenini sağlayan
yetkililerin eğitim ve yetki alanlarına gelir. Burada çalışan personel ise çok
özeldir. Hava Trafik Kontrolörü olmak, sanıldığından da zordur. Seçilme
şansınız % 0,1 den azdır. Sonra bölümler arası yetki ve uygulama sorgulanır.
Tüm bu araştırmalar, pist
temizliğinden tutun da, yol kontrol tarafından düzenlenen trafik akışındaki
çözüm ya da çözümsüzlüğe kadar her bir detayın ince ince irdelenmesini sağlar.
Böylece “pist kirliydi”, “pist yorgundu”, “pistte su birikmişti”, “pist yönünü
değiştirmedi” gibi yersiz suçlama ve söylemler yerini tespit, belge ve kayıta
dayalı verilere bırakır.
Uçak ise işletici
şirketin bakım sorumluluğundadır ve bu bakımlar, üretici firmanın şartları
doğrultusunda yapılır ve bu yapılanlar önce şirket içi denetimle belgelenir. Sonra
dışarıdan alınan denetim raporları ile otoritenin denetim raporlarına bakılır.
Hoş son zamanlarda üretici hataları da çoğalmaya başladı. Bu da ayrı bir
soruşturma gerektiren önemli bir neden. Elbet uçağın işletileceği bölgeye uygun
MEL ve donanım, ayrı ama önemli bir inceleme konusudur.
Uçağı işleten şirket, bu
makineyi (Almanlar uçağa makine derler) uçurmak için bir dizi yöntem ile tüm
sorumlulukları çalışanlarına dağıtır ve bu dağılımı İşletme El Kitabı’nda
yazarak belgelerler. Bu El Kitaplarında olmayan ama en önemli olan seçim kıstası
lisans sahibi pilot seçiminde ortaya çıkar.
Sıfır pilot alımları
kolaydır. Siz seçerken yine Almanya Havacılık ve Uzay Merkezi (Deutsches Zentrum für Luft- und Raumfahrt
e.V.), kısaltması DLR tarafından geliştirilen
kuralları devreye sokar, belirli bir seviyede aday öğrenci seçip, üreticinin
koyduğu usuller ve uluslar arası kurallar çerçevesinde yetiştirirken “tavır” da
öğretirsiniz “zihniyet” de aşılarsınız. Ama deneyimli ve lisanslı pilot alımı,
şirket kişiliği ve mesleki zihniyet ile bütünleşmelidir. Sıfır pilota ilgili
tip nasıl uçuruluru öğretirken verdiğiniz tavır ve aşıladığınız zihniyet,
deneyimli pilotta işlemeyebilir. Elinizde OM’ler, Ops Memos (Operational
Memorandum), FCI’s (Flight Crew Instruction) ve SOP (Standard Operations
Procedures) ile deneyimli bir pilota “tavır” ve “zihniyet” öğretemezsiniz!
Ticari Pilot olmak ne kadar zor ise, şirket kültürü oluşturmak da o kadar zor
ve zahmetli bir iştir.
Yeni bir pilot adayı,
artık dünyadaki ilk 1000 üniversite içerisine girememiş bir Türk üniversitesi
mezunu olup, ne kadar “mühendis” sıfatı taşırsa taşısın, dünya görüşü, algısı, sanat
ve sanatçı tarafı ile geldiği kültür göz ardı edilemez. Yabancı bir pilotun
birlikteliğinde oluşan ekip, CRM/SMS uygulamalarında göze batmayacak ama çok
basit bir olayda, gözden kaçan ciddi bir neden olacaktır.
Pilot bir arkadaşımızın ‘arka
rüzgar inişi yanlış seçim’ tespiti görünüşte doğru gibi duruyor ama bu arka
rüzgar ile iniş kararının nasıl verildiği hiç irdelememiş. Yani kültür farkı ve
iletişim eksikliğinden hiç dem vurmamış. Evet, bu bir uygulama yanlışı olabilir
ama önde oturan ikiliye de ekip denir. (Ekip: bir işi birlikte yapanların
oluşturduğu topluluktur). Evet, bu ekibin bir sorumlusu vardır, ona da
Commander (sorumlu pilot) denir. Ekip ise, ekip gibi çalışmalıdır. Geçmişte
bunun zararlarını çok çektik. Hala izlerinin kaldığını hissetmekteyim.
Tüm bu devasa yazılı
belgeler ve uygulamalar içerisinden elbette olayı meydana getirdiğine inanılan
ya da belgelenmiş bir tek neden çıkmayacaktır. Hiçbir uçak bir tek nedenle olay
yaşamamıştır. Tüm bu nedenleri bulmak ya da hepsine erişmek, tek bir kavram ile
olasıdır.
“Bir mıh bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir komutanı, bir komutan bir memleketi kurtarır!”. “For want
of a nail” çok eski bir söylemdir.
ICAO belgelerinde ise 2011 senesi yayınlanan SAR AWG/1, CONCLUSION 11/86: ELIMINATION OF AIR NAVIGATION DEFICIENCIES IN THE MID REGION That,
a) States review their respective lists of identified deficiencies,
define their root causes and forward an action plan for rectification of
outstanding deficiencies to the ICAO MID Regional Office;
ile hataların
düzeltilmesi için hazırlanacak yöntem planlarında kök nedenlerin tanımı ve
yayınlanması talep edilmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti
olarak halen Olay-Kırım Raporlarını yayınlamamaktayız.
Bunun ülkemiz için
geçerli nedenleri var. Bu nedenleri haklı bulmak başka bir şey, bu nedenlerin
özüne inmeyi istemek ise bambaşka bir davranış biçimidir.
Bu olayı incelerken
göreceğiniz üzere herkes yüzeysel nedenler ile ilgilenecek, kimse kök neden
araştırmasına girmeyecektir. Eğer kök nedeni bulursanız, bu sefer sizin,
şirketinizin, kurumların, hükümetin ve sonunda devletin sorumlulukları
paylaşması ve sorumlulukları yerine getirmesi gündeme gelecek, bu
sorumlulukların giderilmesi için bilgi, sistem, akıl, yöntem ve para
harcanacaktır. Olmayanı harcayamazsınız ama bu sefer de sorumluluğu hep üzerinizde
kalacaktır.
Kök Neden’in amacı, bu ve
buna benzer nedenlerin ortaya çıkarılarak yinelenmesini engellemek. Kök neden
tespit edilip ortadan kaldırıldığı durumda, kök nedenin yol açtığı problemin
tekrar etmesi de önlenmiş olacaktır.
Bilmek sorumluluk
getirir. O nedenle öğrencilerime hep sorumluluk almaktan korkmayın dedim. Ne
kadar çok sorumluluk alırsanız, o kadar iyi ve örnek insan olursunuz. Bunu
eğitime de yansıtırsanız, sizden mutlusu olamaz.
Çünkü ben, sayenizde
mutluyum!
200210