Meslek, Hobi ve Gelecek
Hobi; işimiz,
mesleğimiz gibi asıl uğraşlarımız dışında, dinlendirici bir iş olarak
yaptığımız oyalayıcı aktivitelerdir. Hobinin en önemli özelliği ise zorunluluktan
uzak olması, yetiştirilmesi için herhangi bir zaman kısıtlaması olmaması ve ne
bir yarış ne de bir rekabet içermesidir.
Farkında olmasak
da çevrenin etkisiyle hayatımızı şekillendiriyoruz. Kariyer hedeflerimizde
olsun, hobi seçimlerimizde olsun başkalarının fikirlerine göre hareket ediyor,
hatta başkalarının fikirlerini kendi fikirlerimizmiş gibi kabullenip hayata
geçiriyoruz.
“İnsanların mantıklı
karar verme yüzdeleri sadece %6.!”
Reklamlar, filimler,
yazılı basın, vs.. hepsi etkiliyor beynimizi.
Beynimizin üst lobu 2
birim bilgi işleyebiliyorsa, alt lob, yani bilinçaltımız bunun 3,5-4 kat
fazlasını işliyor biz farkında olmadan.
İstediğimiz kadar
mantıklı karar veriyoruz diyelim, görülüyor ki, %94 oranında etkiledikleri
beynimiz, onların bizim nasıl karar vermemizi istiyorlarsa o doğrultuda karar
veriyoruz.
(Yalanlarımız ortaya çıkmadıkça..!)
Bundan altı sene önce değindiğim Sibernasyon, bundan kırk sene
önce geleceğin yapılanmasından bahseden yazının konusuydu. Üzerine o kadar çok
kitap yazılmıştı ki, hepsini okumak olası değildi. Dünü ve geleceği anlatan Sibernetik ve Günümüz’den bazı alıntılar.!
"Sibernasyon"
konusunda "Yaygınlaşmış Bir Çalışma”ya girişilmiştir. Bu kadar yaygın bir
çalışmaya geçilmesinin nedeni, "Gelecekteki Toplum"un,
teknolojik yönden gelişmesine uygun olarak, ekonomik, politik, biyolojik ve
sağlık yönünden de uyumunu sağlayacak önlemlerin alınabilmesi içindir.
Böylesine geniş bir çalışmaya girişebilmek için, her şeyden önce, klasik
görüşlerin terk edilmesi gerekmektedir. Çünkü konu: "Dünya Nüfusu”nun,
gelecekteki yaşamının "Teknolojik Koşullara Uygun Bir Biçimde
Sürdürülmesi"dir. Sibernetikçi bilgin ve teknisyenler, gelişen
Yeryüzü Koşulları hakkında süregelen "Bilgi Alış-Verişi”ne uygun olarak
“Gelecekteki Yaşantı için Gerekli Yönetim ve “Ayarlamalar”ı belirlemeye
uğraşmaktadırlar.
Bütün Dünya
Uluslarının donatım ve silahlı kuvvetlerinin kontrolünü elinde tutan “Çoğalmış
Birleşmiş Milletler Çarkı” AUNT (Augmented United Nations With Teeth), tek bir merkezden tüm dünya için “Bilgi Alış-Verişi” ve
“Değerlendirme” sistemi, dünyanın her bir köşesinden gelen delegeler ile günlük
çalışmaları yönetmekte. AUNT delegelerinin her ırk ve din’den gelen altı milyar
insanın yasal hakları da dahil her
an, herhangi bir madde üzerinde oy kullanabilecekleri teknik olanakları ile
yeryüzünde bilinen “En Demokratik Hükümet” olduğu varsayılmakta. Gerektiğinde
oylamaya altı milyar insanın katılabilmesi de anlık bir iş.
(Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal
İşler Dairesi'nin 2017'de yayınladığı Dünya Nüfus Tahminleri
Raporu'na göre 7,6 milyar.)
Böyle bir düzen şu an için “teknik” olarak
mevcut. Dünya borsaları bu veriler üzerine çalışıyor. Yiyecek ve maden
borsaları, stoklar ile artıyor ve eksiliyor. Herkes “fişlenmiş” ve elektronik
olarak gizlilik kalmamış. Yeni diye sunulan her ortam ve makine, insan hatasını
engelleyici düzenlerle sunulmakta. Hala doğaya en zararlı varlık olan insanın
kullanımına sunulan tüm bu imkânlar, yine açık ya da gizli, ona (kendine) karşı
korumalarla donatılı. Veriler elbet doğaya ve kendine zararlı bu tek canlı
türünü sınırlamayı da dile getirecek. “10 milyar insan olmalı mı?” sorusuna belki
cevap “5 milyar yeter.!” olabilecek.
Gelelim şu meşhur Davos toplantısına.
Bu
yılki Dünya Ekonomik Forumu Yıllık Toplantısındaki eş başkanların tümü
kadındır.
15-20 seneye kadar insanoğlu bambaşka bir
evrimle yeni bir cinse dönüşecek. Bu çağda insanları data sahipleri yönetiyor
olacak. İnsanlar bağımsız yaşayamayacak ve küçük bir elit gurup yönetecek tüm
insanlığı. Beyin dalgaları ölçülmeye başlandı. Bio Kimya işleyicileri devrede. Bu
işin ne kadar önemli olduğunu anlayıp var gücüyle bu konuya dört elle sarılan
şimdilik İsrael ve Çin görünüyor.
Biz ise hala yönümüzü tam tespit edebilmiş
değiliz.
Durmanın bile gerileme olduğu düşünüldüğünde,
treni çoktan kaçırdığımız ortada. Bu yaşayan, son bağımsız düşünebilen insan
nesli..!
Yeni bir geleceğe öğrenci yetiştirmek yerine,
geçmişi özendiriyor ve tercih ediyor olmamız çok acı.
Geleceğin iş gücü planlamacıları şunları dile
getiriyor;
-Otomasyon ve Yapay
Zeka birçok elle yapılan işi eskimiş hale getirdiğinden, işin geleceği çok
farklı görünüyor.
-McKinsey Global
Enstitüye göre, robotlar 2030 yılına kadar 800 milyon işyerindeki işçilerin
yerini alabilecekken, Dünya Ekonomik Forumu bu "beceri devrimi"nin
yeni fırsatlar yaratabileceğini söylüyor.
-Çin eTicaret devi
Alibaba Grubunun kurucusu Jack Ma "Eğitim şeklimizi değiştirmezsek, 30 yıl
sonra başımız derde girecek" dedi.
-"200 yıl
önce"in bilgi temelli yaklaşımı, "makinelerimizle asla rekabet
edemeyecek çocuklarımızın başarısız olacağı" anlamına gelecek. Çocuklara
bağımsız düşünce, değerler ve takım çalışması gibi "yumuşak
beceriler" öğretilmelidir.
-Londra Ekonomi Okulu
Müdürü Minouche Shafik, “Ekonomik Küreselleşmeyi Kendinden Tasarruf” konulu bir
oturumda, "Rutin veya tekrarlayan herhangi bir şey otomatik hale
getirilecek" dedi. Ayrıca “yumuşak beceriler, Yaratıcılık Becerileri”nin
öneminden bahsetti. Araştırma becerileri, bilgi bulma, sentezleme, bir şeyler
yapabilme becerisi gibi.
Meraklısı buradan takip edebilir.
Creating a Shared Future through Education
and Empowerment.
Burada işlenen ana tema;
- Çeşitliliğin değeri
ve herkes için eşit fırsat
- Hem kız hem de
erkek çocuklar için eşit eğitim fırsatının sağlanması
- İşin geleceği için
becerilerin geliştirilmesi
Bir de şu teselli var çoğumuzda;
“Ben Davos’u neden takip edeyim ki?”
Nedeni basit, anlayabiliyorsan takip edersin,
anlayamıyorsan etmezsin.
Kapasite meselesi deyip de geçmeyin...
Fac
simile
= Benzer bir şey yapın..!"
180206