İki geri, bir ileri
Bu
hafta ise sizlere iki kötü, bir iyi haberim var.
1
ASELSAN'da,
‘'Yerli Savunma Sistemleri'' üzerinde çalışan Kerem Parıldar 14. kattan kendini
aşağı attı ve hayatını kaybetti. ASELSAN'da daha önce de 7 mühendis, kuşkulu
biçimde hayata veda etmişti. (21 Kas. 2017)
Son
intiharla birlikte ASELSAN'da son 11 yılda intihar! edenlerin sayısı 8'e çıktı.
2
Turkish
Air Accident Investigation Board refuses to provide voice and flight data
recordings retrieved from a fatal helicopter crash, to the public prosecutor.
The Board cited the ICAO Aircraft Accident and Investigation Manual as grounds
for the refusal. While not complying with a judicial order can be
controversial, the refusal seems to uphold the principle that the only purpose
of an air accident investigation is to prevent accidents, and not to apportion
blame or liability. Earlier this year in Istanbul, a S76 had struck a TV tower
in low visibility, killing all seven crew and passengers on board.
Şu
günlerde 20 ile 40 yaş aralığında olan gençlerimize bazı şeyleri anlatmak çok
zor. Yapılan araştırmalar şu gerçekleri yüzümüze vurmakta;
-
Türk çocuğu, liseyi
bitirdiğinde, ana dilinde 9.000 kelime duyarak, okuyarak, öğrenerek mezun
oluyor;
Bir Finli çocuk 40.000, bir İngiliz 98.000, bir Alman 88.000, bir Fransız
82.000 sözcük duyarak, okuyarak, öğrenerek mezun oluyor.
Yalanlarımız ortaya çıkmadıkça.
-
Okuduğumuzu anlama
becerimiz yok.
Avrupa Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) ülkeleri içerisinde
Türkiye 72 ülke arasında 50. sırada yer alıyor.
Türkiye, iş yerinde problem çözme ve teknolojiyi kullanmada 8 puan ile OECD
sonuncusu.
Geçen
hafta yazdığım “İş bilmek, işi bilmek…” yazıma aldığım yorum çok ilgimi çekti.
Eksik olmasınlar, yorumlarını esirgemiyorlar ve ben de her gelen yorumu iyi,
kötü diye değerlendirmeden olduğu gibi onaylıyorum.
(Sadece
geçen hafta sitede bir sorun yaşanmış, bir yorum -yorum adedi 4 olarak görünse
de üçü yayınlanmış- ne kadar uğraşsalar da 4. Yorum yayına alınamamış. Teknik
bir neden ama şu sıralar onunla uğraşmaktalar.)
Geçen
hafta örneklediğim “Boeing ile teknik işbirliği” için diyecek bir şey yok.
Seul
Incheon Uluslararası Havalimanı İşletmesi ve Kopenhag Uluslararası
Havalimanları ile Operasyon Danışmanlık Hizmeti anlaşması yapılması ise doğru
olduğu kadar (ki bunu yeni bir haber sandığıma inanıp ana fikri kaçıranlar
olmuştu) uygulamada çıkacak sorunlara doğru teşhis koyabilecek deneyim ve
görüşe sahip personelimizin eksikliğine dikkati çekmekti. Bu nedenle
İtalya’daki deneyimlerimi anlatmış, 75 yıllık birikimi yok eden ve liyakati
geri plana atan anlayışın, kimliksiz çarelerle sorunların üstesinden
gelinemeyeceğini, kimseyi kırmadan üzeri kapalı ifade etmek istemiştim.
1983
senesinde Milano Linate’de kayıp bagaj oranı %26 üzeri bir skandal sonuca erişmişti.
Meydan idaresi şimdiki HANKOK anlamındaki İstasyon Müdürlerini topladı ve bir
kurul oluşturuldu. Bu kurulun görevi Kayıp Bagaj sorununa çözüm bulmaktı.
Milano Linate’ye sefer yapan Havayolları Müdürleri, yaptıkları seçimle, Alitalia’nın İstasyon Müdürü, British Airways’in İstasyon Müdürü, Lufthansa’nın İstasyon Müdürü ve THY’nin İstasyon Müdürlerinden oluşan bir kurulu bu iş ile görevlendirirler.
Çok kısa sürede, çok çalışarak Mayıs ayında işe başlayan kurul,
Kasım ayında raporunu verir ve Linate Meydan idaresi hemen işe başlayıp Mart
ayına gelindiğinde tüm yenileme işini bitirir. Kayıp bagaj oranı %3’ün altına düşer.
1985
senesinde ICAO, bizim hazırladığımız raporu örnek çalışma olarak yayınlar.
Elimdeki bu tek ICAO raporunu THY Satış Müdürlüğü’ne verdiğim için, başka
kopyası bende yok.
Böyle
başarılı bir sistem, elbet meydandaki gelişmelere de neden olacaktı. Linate’de
en kuytu köşede Check-in yapan THY, birden Common Chek-in yapmaya başlamış ve
Başkonsolos’umuz dahil birçok kurum ve kuruluştan tebrikler almıştık. Bu
tebrikleri İstanbul’a övünç nişanesi olarak Milano Başkonsolosumuz bir mektup
ile bildirip THY’nı kutlamış.
Bir
gün Satış Müdürlüğü beni İstanbul’a çağırdı. Sevinerek gittim. Ne de olsa az
zamanda çok şey başarmıştık. Yine de misafir umduğunu değil bulduğunu yermiş!
Neden onlara sormadan bu değişiklikleri yaptığım sorgulandı ve bayağı bir fırça
yedim. Zaten dönüşüme az kalmıştı, üzerinde durmadım.
Türkiye’ye
dönüşümden az bir zaman sonra THY’ndan istifa ederek ayrıldım ve yurt dışındaki
arkadaşlarım aldıkları bir emri bana göndermeye başladılar.
THY
Ticaret Müdürlüğü, tüm dış meydanlarda “Common Check-in” uygulamasına
geçilmesini emretmişlerdi! Bu emri vermek için neden benim ayrılmamı beklemişlerdi,
bir türlü anlayamadım!
THY
Akademiyi kurmaya karar verir ve katılımcıların müracaatlarını talep eder. Eski
bir THY çalışanı olarak elbet birikmiş bilgi ve deneyimimi sunmak, beni çok
gururlandıracaktı. Müracaat yazımı gönderdim.
Bir
müddet sonra beni görüşmeye çağırdılar. Kuşkulandım ve telefonla ilgili kişiyi
arayıp, “kim benimle ne görüşecek?” diye sordum.
Akademinin
kuruluşunu yabancı bir şirkete vermişler ve bir Alman benimle görüşüp kadroya
alınıp alınmayacağıma karar verecekmiş.
SunExpress’in
kuruluşunda Almanlar için çalışmış, Almanya’da bir şirketin kuruluşunda yer
almış (birçok Alman’a müdürük yapmış) ve Alman LBA ile uzun seneler karşılıklı
çalışmış biri olarak elbet itirazım o kişiye değil, ülkemizde bunu yapabilecek
birilerinin olmadığına inanan düşünceye idi. Nazikçe benim gibilerin seçilecek
kişilerden olmadığını, en az seçici kurulda yer alacak Türk uzmanlardan
birilerinin de o kişi ile birlikte olması gerektiğini ve böyle uzmanların
ülkemizde mevcut olduğunu ifade ile çağrılarını reddettim.
Sonra
düşündüm. Bu kişiler doğru yaptıklarına inanıyorlar ve THY ilerlesin diye
uğraşıyorlar. Peki neden doğrudan yabancılara gidiyorlar?
Air Transport Management Yüksek Lisans
Programı (Tezli ve Tezsiz) havacılık dünyasının geleceğini şekillendirecek
yöneticiler yetiştirmektedir.
Global sivil havacılık sektörünün
geleceğini şekillendirecek lider nitelikli yöneticiler yetiştirme misyonu ile
yürütülen ve bu yıl yeni başlayacak olan bu program, yeni dönem öğrencileri
için kapılarını araladı. Dersleri, sektöre yön veren Massachusetts Institute of
Technology, Cranfield Üniversitesi, British Columbia Üniversitesi gibi dünyanın
önde gelen kurum ve üniversitelerinin seçkin eğitmenleri tarafından verilecek
olup, …
1911-06-28
İlk Türk Pilotları - Fesa ve Yusuf Kenan Beyler
1912-xx-XX
Türklerin İlk Havacılık Komisyonu
1912-01-XX
Türkiye‟nin İlk Hava Alanı
1912-07-03
Türklerin İlk Uçuş Okulu
1916-05-22
Türkiye‟de ilk Hava Hukuk Metni
1923-06-XX
Türkiye‟de ilk Hava Yolcusu taşıma.
1925-01-25
İlk Türk tayyaresi - Vecihi K VI
1932-04-21
İlk Türk Sivil Pilot okulu
1933-02-03
Türkiye'de ilk iç hat seferi yapıldı.
Bakınız; Havacılık
ve Uzay Kronolojisi
Böyle
bir geçmişi olan bir ülkenin evlatları, bu gün başkaları ile övünmemeli.
Gelelim
iyi habere…
Nerde
kalmıştık?
171127