Pozitif Bilimler ve Ahlak
Gündem
Özel. CNN programından;
-Prof. Dr. Üstün Dökmen-
Neyi
yanlış, neyi doğru yapıyoruz?
Bizler,
yani Türkiye olarak, pozitif bilimlerden hızla uzaklaşıyoruz.
İnanılmaz
bir hızla uzaklaşıyoruz.
Türkiye'de
bizim televizyonlara bakan herhangi bir kimse, bu ülkede pozitif bilimlerin
olmadığına karar verir.
Resmen
hacamat merkezlerimiz var. Sülük çekiyoruz.
1969'da
Ay'a gittiler, biz o zaman sülük çekiyorduk, 2020'de Mars'a gitmek üzereler,
biz hala sülük çekiyor olacağız.
Bu
sülükten çektiğimizi bir Allah bilir, bir de biz biliyoruz. Yani biz, sülük
aşaması üzerine gidemedik.
Yıl
2017, sarılık olana sarı battaniye örtüyoruz. Bu, Şamanist dönem
alışkanlıkları.
Hacamat
da dini bir şey değil, milattan önce vardı zaten.
Sarılık
olanın ensesine tokat atıyorlar mesela. Sanki tokatsızlıktan sarılık oldu.!
Dilinin
altını kesiyorlar.
Komşu
akşam kendi idrarına erik koyuyor, sabah hasta komşusuna içiriyor o saniye
geçer diyerek.
Ya,
hiç olmazsa adamın idrarına koy, hiç olmazsa kendi idrarı, yani hepatit falan
varsa, onda kalır. Bir de ekstra mikrop alacak.
Mikrop
fikrinden habersiz, düşünme yok.
Düşünme
becerileri olmayınca mantıktan, felsefeden uzak bir toplum olunca bunların
ortaya çıkması son derece doğal.
Niye
böyle oluyor? Az okuyoruz. Okumuyoruz.
Az
okuyunca farkındalık düzeyimiz azalıyor, düşünme becerimiz iyiden iyiye
azalıyor.
Prof.
Dr. Üstün Dökmen: "Pozitif bilimden hızla uzaklaşıyoruz."
https://www.youtube.com/watch?v=6b_UcANjNdI
- /
-
Sıradışı
Programından…
-Ali Akın-
Bu
gün bütün İslam dünyası perişan, ilimden uzak, ahlaktan da uzak.
Diyebilirsiniz
ki, ya ilimden uzak da ahlaki bir toplumdur. Hayır.
Ahlaken
de çöküntü içerisindedir İslam dünyası.
En
büyük sahtekârlık, en büyük yalan İslam dünyasında.
Ahlaki
bir toplum da değildir. Ne yüzden?
Yahu,
siz hiç bir kural tanımıyorsunuz ki.!
Siz
diyorsunuz ki, bu kural size göredir, zahire göredir, batıl ehline göre değil.
Hatta
eğilmiş bir kadının pencine bakıyor, edep yerine, müritleri yakalıyor, ondan
sonra diyor ki;
-"Efendi hazretleri, haram değil mi?"
-"Aaa ben oraya bakmıyordum", hemen tevil
ediyor, "oradan bir çocuk doğacak, onun gelecek nuruna bakıyorum.!"
Her
şeyin tevili var. Yani tevili olmayan hiç bir şey, en gayri ahlaki olan şeyleri
bile;
-"Siz
anlamazsınız. Bu sizin gördüğünüz gibi değil.!" diyor.
-"Bunun
bir izahı var.!" diyor.
E
şimdi böyle bir din olur mu?
Böyle
bir dinin mensupları ahlaki olur mu?
Baştanbaşa
tutun, tüm İslam dünyası çöküntü içinde.
Yalnız
gelişmemişlik olarak değil, ahlaki olarak de çöküntü içerisinde, çünkü belli
bir kurala, kaideye bağlı kalmıyor.
-Abdülaziz Bayındır-
Bir
Allahın indirdiği din var, bir de uydurulmuş olan bir din var.
Siz
bu uydurulmuş dini haklı olarak tenkit ediyorsunuz.
Ama
Allahın indirdiği din, bütün güzelliği ile duruyor, Kur'an ı kerim ortada,
peygamberimizin örnekliği de ortada.
Onun
için yapacağımız şey gayet açık, böyle büyük zatlara yapılan iftiralar da
ortada,
-Ali Akın-
Büyük
zatlara deyince, senin arkadaşlarınla Fetva amiriyken sen, yanında çalışanlar
vardı, sen de orada mıydın bilmiyorum, senin arkadaşların bana anlattı.
Gelmiş
bir genç mühendis, karısı mütesettire ve gelmiş fetva danışmaya.
Arkadaşların
bana anlattı, kimler olduğunu bilirsin sen, fetva komisyonunda çalışanlar.
Dediler
ki, geldi bu mühendis dedi ki;
-“Bu benim mütesettire hanımım, Şeyh'imle zina
ediyor.! İki tane çocuğum vardır, bu çocuklar perişan olacak, onu yola getirmek
için size getirdim, verin fetvanızı.!
Biz
de dedik ki;
-"Yaa hanımefendi, kocanız çok ağır suçlamalarda
bulunuyor, kendini savunsana.!"
-"Doğru söylüyor, ben Şeyh'imle zina ediyorum ama
niçin? Çünkü Şeyh'im bana dedi ki, zamanın en büyük mürşidi, bizim ilişkimizden
dünyaya gelecek!"
-Turgay Güler-
Ama
şimdi Ali Kalkancı, Müslim Gündüz'leri gördük…
-Ali Akın-
Kardeşim,
hangisini ayıracaksın. Bana diyor ki, Mühendis;
-“Siz
hocalar bu toplumu aydınlatmıyorsunuz?”
-“Ne
yapayım?” dedim.
-“E
siz bu toplumun, bu devletin Ankara'dan yönetildiğini zannediyor bu toplum”.
-“Peki
nerden yönetiliyor?”
-“Düzce'den
tabii ki”.
-“Yav
Düzce'de ne var?” dedim.
-“Benim
Şeyh'im Düzce'de”, diyor. “Kainat oradan yönetiliyor”.
Bu
mühendis, ben bakanlardan size örnek getireyim, generallerden örnek getireyim,
bürokratlardan örnek getireyim.
Ben
Hurafeler ve Gerçekler diye bir kitap yazdım. Hepsinin örnekleri var orada.
Yani
sen şimdi "Kendini bilmezin teki…", hayır, ben öyle biliyorum ki,
Kıbrıs müzakeresi ile görevli olan bakan, 11 yaşında bir çocuk var ve bu
çocuğu, keşif keramet sahibi olduğu iddia ediliyor, vilayetini söylemeyeyim,
Ege bölgesinde, o bakan özel olarak o çocuğu getirttirdi ve bu günlerde biz
Kıbrıs Müzakereleri için masaya oturacağız;
-"Bize
ne tavsiye edersin?"
Çocuk
11 yaşında.! 11 yaşında çocuk.!
https://www.youtube.com/watch?v=Mtzv7PU8bL4&index=6&list=PLCE05FE2EFE6AFD8D
- /
-
Son
yazılarımda artık görsel medyaya ağırlık vermeye başladım.
Birkaç
sene önce yine mühendis bir arkadaşım beni ikaz! etmişti;
-“Çok
uzun yazıyorsun, kısalt biraz yazılarını.!” diye.
Öğrencilerimin
okumayışlarını anlayabiliyorum. Ezber bazlı bir eğitim sisteminden gelmeler.
Onları okumaya yöneltmek için ne kadar çok çaba harcadığımı anlatamam. Ama iş
hayatında, orta yaşlarda bir mühendisin hala bu düşüncede olması, tartışırken
hala araştırmak yerine “Nerede? Göster!” diye hesap sormaları, çok üzücü.
Madem
okumaya üşeniyorlar, bari bu görsel medyadan bir şeyler öğrensinler!
“Ne kadar bilirsen bil, anlattıkların
karşındakinin anlayabildiği kadardır." Hz.Mevlana.
İlgi
sahaları kalmadı gençlerin. Müzik, sanat, dans, folklor, el işleri, vs.. artık
müfredatta değil. Ortaokulda kendi ellerimle ciltlediğim bir kitabı hala
saklarım. Mandolinim ve kaval dediğimiz blok flütüm de vardı.! Bunları çalmayı para
kazanmak için öğrenmedik. Hayal gücümüz gelişsin diye öğrendik.
Gelişen
hayal gücü, düşünme becerisini arttırıyor. Düşünmek de akıl kullanımını.!
Hiç
merak ettiniz mi ICAO kuralları nasıl oluşuyor, Ek’ler nasıl hazırlanıyor?
Hatırlayın
JAA çıktığında NPA diye bir şey vardı hani, şimdilerde EASA da öyle çalışıyor.!
(Notice
of Proposed Amendment –NPA)
Lisans
sahipleri çalışırken bir eksiği, yanlışı, iyileştirmeyi, düzenlemeyi doğrudan teklif
ederler.
ICAO’daki
usta temsilciler, bu teklifi inceler, değerli bulduklarını üye ülke sivil
havacıklarına gönderirler.
Ülke
sivil havacılıkları da ilgili işletmelere bu teklifi gönderip görüş alırlar.
Bu
görüşler toplanıp merkeze iletilir ve merkez bunlardan bir özet çıkarır.
Bu
özet değişim, yenileme, düzenleme ve veya düzeltme olabilir.
Son
şeklini aldığında devreye hukukçular ile akademisyenler girer ve tasarıya son
şekli verilir.
Bu
çalışmadan vazgeçtim, SHT-ICAO bile ancak 09.12.2014 tarihinde kabul
edildi.
07.12.1944
– 09.12.2014. Aradan geçen seneleri bile hesaplaması zor.
Ama
şu gerçek hiç değişmeyecek söyleyeni yaksanız bile!
"Eppur
si muove" (Ama dünya yine de dönüyor).
170724