Dünya Hava Trafik
Kontrolörleri Günü
BTS, 20 Ekim 2011 saat13:00. de, Dünya Hava Trafik Kontrolörleri Günü için bir toplantı düzenledi.
Bu toplantının detaylarını her yerde bulabilirsiniz.
Ben ise iki konu üzerinde duracağım.
Birinci konu, 2007 tarihinden beri yazageldiğim bir konu.
Meslek Kavramı , Mesleğin Püf Noktası ve Türk Sivil Havacılık Kanunu
Beş seneden beri ısrarla üzerinde durduğum bu konu, artık sahipleri tarafından sorgulanıyor.
Havacılıkta Meslek konusunun meyvelerini veriyor olması çok umut veren bir gelişme.
İkinci gelişme ise pilotların konuya ilişkin görüşleri.
Bir Pilot gözü ile ifade edilen bu görüş için kimse bir şey diyemez.
Dünya üzerinde hemen her kıtaya uçan ve çeşitli deneyimler sahibi olan birisinin yazdıklarını, en az onun kadar görgü ve deneyim sahibi birisi eleştirebilir.
Burada bilgi ile yoğrulmuş bir deneyim ve görgü'den bahsediyoruz.
Uçuş İşletme Uzmanları için mevcut "saha" ve "uçuş" deneyimi şartı da bu kapsamda incelenmeli.
Sürekli kendi sorumluluk bölgesi içersisinde, çeşitli mevsim, ay ve günlerde bir "dispatcher"in uçuyor olması, bilginin görgü ve deneyim ile pekiştirilmesi amacına yöneliktir.
Bunu çalıştığım şirketlerde bol bol gerçekleştirdim.
Benim bu “ekip” uçuşlarımın toplamının 3.500 saatin üzerinde olması bu nedenledir.
Üstelik bu uçuşlara THY'de başlamadım.
O zamanlar pilot eğitimleri, uçaklarda yapılırdı.
Esenboğa da az bir trafiğe sahip olduğu için THY, hemen tüm pilot eğitimlerini Esenboğa da yapar, ben de iki elim kanda olsa bu eğitimlere katılırdım.
Bu da yetmez, DHMI resmen talep etmediği için kişisel ilişkilerle Ankara çıkışlı hat uçuşlarına katılır, Ankara'nın doğusundaki meydanlara gider ve oradaki kontrolör arkadaşlarla tanışır ve arkadaşlık kurardım.
Esenboğa'da kontrolör iken, yıllık izinlerimi Yeşilköy'de çalışarak geçirdiğim seneler olmuştur.
1975 senesinde ilk yurtdışı çıkışım olan Belçika'ya gittiğimde bile ilk işim, Zevantem "Brussels Airport" hava trafik kontrol birimini ziyaret olmuştu.
İster mesleki gelişim, ister kültürel gelişim olsun, tek başına olmaz.
Altın bile mihenk taşı olmadan değerlendirilmez.
Türkiye'de devlet memuru olmanın bir bedeli vardır.
Onca imkân ve ayrıcalığın yanı sıra, kısıtlama ve sınırlamalar sizi frenler.
Ne kadar yetenekli ve bilgili olsanız bile, bir başka oluşu yerinde görmedikçe yaratıcı olamazsınız.
Madrid Barajas, Roma Fiumicino, Zurich Airport, Copenhagen Kastrup, London Gatwick, Newcastle Airport, Van Ferit Melen ve daha bir çok görülmesi gereken meydanlar var.
Buralara gitmeden, görmeden ve o ortamı yaşamadan haritaları bir yere kadar değerlendirebilirsiniz.
DHMI, çok güzel eğitim vermekte, hala eşsiz bir okul niteliğine sahip olmakla birlikte, bu tip görgü birikimini yaşamayanların yeni yetişen personeline yaşatması beklenemez.
- / - / -
Newark, AHL, Gecikmeler ve Adil Kültür
İniş ve kalkış için kullanılan iki paralel pist arasındaki yaklaşık 160 metrelik mesafe nedeniyle bu iki paralel pist arasında bir taksi yolu inşa edilememiştir! 35L-17R pistine inen uçakları, 35R-17L kalkış pistini kat edip aprona geçmeden önce iki pist arasında bekletecek bir taksi yolunun olmamasından dolayı, bu iki paralel pist diğer ülkelerdeki örnek ve genel uygulamaların tam tersine, daha fazla gecikme ve yığılmalara neden olacak iç pist 35R-17L iniş ve dış pist 35L-17R kalkış şeklinde kullanılmaktadır.
Burada diğer önemli bir unsur, DHMİ bünyesinde adil kültür ve rapor yazma kültürü kavramlarının istenen seviyede olmamasıdır.
ATC çalışanları; yakın geçme, pist ihlali gibi hava olaylarına sebep verebilecek herhangi bir hata yapmamak için ellerinden geleni yaptıkları halde, kasıtsız olarak yapılan bir hata rapor edildiği zaman bu rapor genellikle adil kültür kavramında ele alınmak yerine suçlunun bulunup cezalandırılması şeklinde uygulandığından, meydana gelmiş önemli veya önemsiz sayılacak bir hava olayını da haliyle rapor etmek istememektedirler.
AHL’de, yukarıda sıraladığım sorunların sebep olduğu gecikmeler meydana geldiğinde nedense hep “Kuleciler” suçlanır! Halbuki ATC’de çalışan tüm kontrolör arkadaşlarımız kendilerine verilen kural, prosedür ve pist imkânları dahilinde çalışmakta ve bir çok olumsuz şartlara rağmen ellerinden gelen en iyi hizmeti sunmaya gayret etmektedirler...
Engin Aksüt
- / - / -
Nihayet "root cause" kavramı ülkemize uğradı.
Neye ve nereye baksak bilgi ve yeteneğin yetmediği bir durum karşımıza çıkmakta.
DHMI ilgili personeli için, birçok ülkede uygulanan gelişim gezilerini, yerli şirketlerin katılımları ile saha uçuşlarını başlatmalı, önce bu gezi ve uçuşların raporlarının "adil kültür" kavramında yazılmasını sağlamalı.
Görgü, bakış açıları farklılığı ile çeşitlenecek, sorunların yaratılmasını engellemenin en doğru çözüm olduğu böylece ortaya çıkacaktır.
Engin Kaptanın söylediklerini herkes eleştirebilir.
Burada asıl sorun yazılanları, fikirleri eleştirmek değil, olası sorunları engelleyecek yaratıcı fikirleri bulacak meslek erbabına bu olanakları nasıl ve ne kadar sağlayabilecek olmamızdır.
Pilota yol gösteren, değişik yöntemler tavsiye edebilen “AIM”, dünyanın bir çok ülkesinde uçmuş bir pilota talimat verirken sadece kendi sahasına hâkim ama verdiği talimat ile içinde bulunduğu şartları en iyi değerlendiren bir kontrolör olgusunu tüm frekansa yayabilen bir “kontrolör”, Saha Kontrol’den başlayan kalkış planlamasında becerikli bir “Yaklaşma” ve tüm açıkları kapatabilen bir “Yer ve Kule Kontrol” istiyorsak, her şeyin kitaba uygun yapılıyor olması bize yetmez.
Üstelik tarihinde en az üç defa "Kurallara Uyma" eylemi gerçekleştirmiş ve bu davranışın suç değil zorunluluk olduğu bilindiği halde devletçe cezalandırılmış bir kurumdan bahsediyoruz.
Bu personeli "görgü" ile donatmalı ve eğitmeliyiz.
Görmeden, yaşamadan bize özgü ortamları yaratmak, sadece bir safsata, en hafif deyimle kendimizi kandırıyor olmaktan öteye gitmeyecektir.
Bu gün için böyle olması, hep böyle olacak anlamını taşımamaktadır.
Yeni nesil beyinler, yeni nesil anlayış ve yeni nesil kavramlar, bulgulara doğru tanı koyulması ile değerlenir.
Gelecek kavramında biz değil, bizden sonraki nesil anlayışı vardır.
Dünyanın asla inkâr etmediği bu iki en zor ve gerilimli “meslek” sahiplerinin ortak gelecekleri, yapacakları işbirliğinden geçer.
Aralarında pilotlar ile yakın ilişkisi olanların bazı uçuşlara katıldıklarını biliyorum.
Artık DHMI, bu olguyu kurumsallaştırmalı.
Elimizin altındaki bu Benzetilmiş Uçuş cihazlarında hemen her gün eğitimler yapılıyor.
Buralardaki eğitimlere ve Saha Uçuşlarına katılım, DHMI tarafından resmen planlanmalı ve zorunlu tutulmalı.
Bunu gerçekleştirmek için yasa gerekmiyor (şimdilik). Eskiden yapılmış olan protokolün devreye girmesi ile bu uçuşlar tekrar başlayabilir.
DHMI, personelini Eurocontrol içerisinde çeşitli merkezlere en az üç günlüğüne “orientation” amaçlı gönderebilecek yetki ve imkâna sahiptir.
Hiçbir zaman geç değildir ve olmamıştır. Yeter ki başlayalım.
Türk Sivil Havacılık Yasasındaki ek ya da yönetmeliklerle de “meslek” kavramını tüm birimler için yasallaştırmalıyız.
AIM ve Kontrolör arkadaşlarımı, bu özverili çalışmalarından dolayı kutluyorum.