KANUNLARIN
UYUMU
ICAO Ek’leri, Havacılık Kanunlarımız içerisinde Anayasa gibidir. Dünyada
bu sözleşmeyi kanunlaştıran ikinci ülkeyiz. Bu anlaşmaya göre de havacılıkla ilgili tüm ulusal yasalarımız,
ICAO belgelerine uygun ve aynı zamanda uyum içerisinde olacaktır. Tabi bir de Anayasa
Madde 90 var;
D. Milletlerarası andlaşmaları
uygun bulma
Madde 90.- Türkiye Cumhuriyeti adına yabancı Devletlerle ve
milletler-arası kuruluşlarla yapılacak andlaşmaların
onaylanması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin onaylamayı bir kanunla uygun
bulmasına bağlıdır.
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya
aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. (Ek cümle: 7/5/2004-5170/7 md.) Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak
ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla
kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek
uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri
esas alınır.
Türkiye, 05.06 1945 tarih ve 4749 no’lu
kanunla ICAO anlaşmasını onaylamıştır. Bu anlaşma 12.06.1945 tarih ve 6029
sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmış ve 4 Nisan 1947 Cuma günü resmen yürürlüğe
girmiştir.
İşte bundan dolayıdır ki Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, gerektiğinde
Yönetmelik ve/veya Talimatında dayanak olarak bu kanunu göstermektedir.
Örneğin en çok bilinen yönetmelik olan SHY-6a’da;
...... Dayanak
MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelik, 14/10/1983
tarihli ve 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu ve 10/11/2005 tarihli ve
5431 sayılı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanuna dayanılarak;
(2) 5/6/1945 tarihli ve 4749 sayılı Şikago’da 7/12/1944’te Akit ve İmza Edilmiş Olan
Milletlerarası Sivil Havacılık Anlaşması ile Geçici Sözleşmesi ve Bunların
Eklerinin Onanması Hakkında Kanun ve JAA tarafından yayınlanan JAR OPS 1 ve 3’e
paralel olarak
hazırlanmıştır.
Burada dikkat edilecek olan nokta, anayasamızın 90.cı
maddesine ilave edilen şu son cümledir,
(Ek cümle: 7/5/2004-5170/7 md.) . .
. . . . . . . . . . . . . . . . .
kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek
uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri
esas alınır.
Örnek olarak SHT OPS-1 Md.72 ile EU OPS-1.320 farkına bakarsak;
b) Diğer uçuş evrelerinde kokpitte bulunan her bir uçuş ekibi üyesi, görev yerinde
bulunduğu sırada emniyet kemerini bağlayacaktır. |
2. During
other phases of the flight, each
flight crew member on the flight deck shall
keep his/her safety belt fastened while at his/her station. |
İlk bakışta çeviri hatası gibi görünebilir. Sonuçta EU uçuş güvertesi
“flight deck” tabirini
kullanarak, biz ise sadece pilot kabinini esas alan “kokpitte”
diyerek böyle bir düzenleme getirmiş olabiliriz.
Ama havacılık kanunları içerisindeki ICAO Ek-6,
Bölüm 4, Madde “4.4.4 Flight crew
members at duty stations” ile şu şartı koyar:
4.4.4.3 Seat belts. All flight crew
members shall keep their seat
belts fastened when at their stations.
İşte bu madde bizim kanunlarımız arasında ve Anayasamızın 90.cı maddesine göre de esas alınacak hükümler arasındadır.
Bizler kemer bağlama zorunluluğunu pilot kabini (cockpit) ile sınırlı tutarken, Ek-6’ya göre yerlerine oturan
her bir uçuş ekibi üyesi, kemerini bağlı tutmak zorundadır. Ekip üyelerinin
pilot kabini dışında oturacakları çeşitli ve değişik yerleri vardır ve bu kanun
gereği görev yerlerine oturduklarında kemerlerini bağlamakla yükümlüdürler.
İşte bu nedenle SHT OPS-1 Madde 72-1-b, ICAO
Ek-6 Madde 4.4.4.3 olarak algılanacak ve uygulanacaktır. Havacılık Hukuku böyle
emretmektedir.
Havacılık Hukuku, klasik hukukçunun bilemeyeceği teknik detay ve
düzenlemelerden oluşur. Bu tür düzenlemeler için özel eğitim gören Lisans
sahipleri dört gruba ayrılmışlardır.
1- Pilotlar
2- Hava Trafik Kontrolörleri,
3- Uçak Bakım Teknisyenleri
4- Uçuş İşletme Uzmanları.
Bu gruba dâhil olanlar, kendi devletleri tarafından
yetkilendirilirler. Kendi konularında her türlü havacılık kuralı, yine kendi
devleti tarafından kanun olarak kabul edildiği için kendi bölümleri ile ilgili
hukuksal sorumluluk da taşımaktadırlar. Bu sorumluluğun yerine getirilmesinin
en zor tarafı ise ilgili kanun maddesinin uygulanması sırasında ülkede mevcut
kanun, tüzük, talimat ve yönetmeliklere uygun düzenleme yapmanın özel bir
çalışma gerektirmekte olduğudur.
“Havacılıkta yazılmamış hiçbir
şey yok” diye bilinir. Bunun nedeni milyon sayfa olarak karşımıza çıkan ve
kanunlaşmış çeşitli belgelerdir. Bizde eksik olan ise, üye ülke hükümranlık
hakkına bırakılan ilgili kanunların uygulama şekli ve çeşidinin henüz tümüyle
düzenlenmemiş olmasıdır.
Bu gibi açıklar, belirli oranlar çerçevesinde şirket El Kitapları ile
karşılanmaktadır. Çok basit bir örnek vermek gerekirse, “Hamile Yolcu” konusu
açık ve çarpıcı bir örnektir.
Eğer İşletme El Kitabında “Hamileler, kendi sağlıklarından kendileri
sorumludur, şirketimiz kendilerine ancak -Hamileler, doktorlarının
tavsiyelerine göre hareket etmelidirler- tavsiyesinde bulunabilir.” diyerek
sorumluluğu kendilerine bırakıp bu şirket kuralını da ilan etmiş isek,
şirketimize özgü bir düzenleme getirmiş oluruz.
Şirketimize özgü böyle bir kural, El Kitabında yazdığı ve kamuya
duyurulduğu sürece hukuksal olacaktır.
Teknik bölümün hizmete sokacağı bir küçük “depo” bile, uluslar arası
havacılık kanunları yanı sıra ulusal kanunlar ile de sınırlanacaktır. Özellikle
4857 sayılı yeni İş Kanunu ve ilgili yönetmelikleri, Sağlık Bakanlığı’nın
ilgili kanun ve yönetmelikleri, ISO standartları ve gereğinde Maliye ve Gümrük
bakanlığının yürürlükteki kanun ve yönetmelikleri yanısıra
şirketin ilgili El Kitapları devreye girecektir. Böyle bir depoya girmeye
yetkili kişilerin belirlenmiş olması zorunluluğu da ayrı bir hukuksal
yaptırımdır.
Bir de gündemde olmayan ve hala çokça istismar edilen bir konu. Hizmet
Sözleşmelerindeki “Zorunlu Hizmet” maddesi.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi Madde.23, T.C. Anayasası Madde.18
vs. ve bunun gibi, ulusal yasamız da karşı maddeler koymuş. Hukukçular bu
maddeyi kendi aralarında tartışabilirler ama bir Havacı olarak konuyu CRM
açısından (çünkü havacılıkta zorla yaptırım kavramı yoktur) incelediğimizde,
“Zorunlu Hizmet” maddesi yasal değildir.
Merak ediyorum. Pilotların Hizmet Sözleşmesinde yer alan “Zorunlu
Hizmet” maddesi hakkında hukukçular ne düşünüyor?
Sevgiler
101220