Iyi Niyet
Bu yaz başında yazmaya başlayıp
daha geçen ay bitirebildiğim Havacılık ve Hukuk kitabını öyle bir şekilde yaşamışım ki, tüm soruları hukuksal
boyutu ile cevaplamaya çalıştığımı daha yeni fark ettim.
Kapitalizmin acımasız
saldırı düzeni ve "para" olmadığı halde para gibi kullanılan Amerikan
Doları kargaşası, günlük yaşamda tasası bize düşen bir sorun oldu.
Her şey maddiyat ve çıkar
ile çevrili.
Kaçacak yer yok ve kimse
nefes alamaz durumda iken, yine hukukun temel olmaz ise olmaz kavramı olan
"iyi niyet" aklıma geldi.
Güzel de, nerede bu iyi
niyet?
En son nerede rastladınız?
1968 yılında Saharov’un broşüründeki başlık, 1991’de Yeltsin tarafından
tekrar gündeme getirildiğinde "Barış İçerisinde Birlikte Yaşamak",
sanmıyorum ki dikkat çekmiş olsun.
Barış İçerisinde Birlikte
Yaşamak, sadece yasalar ile mi gerçekleşir?
Hukuk, tarifini şöyle yapar;
"Hukuk, adalete yönelmiş toplumsal bir yaşama
düzenidir."
Evet, bir adalet arayışıdır.
Yani henüz bulunamamış bir arayış.
Peki bizim bu boş sahalarda nasıl davranmamız
gerekmektedir?
·
Zahmetsizce,
sorumsuzca ve umursamaz bir şekilde sadece "elde etmek" için her yolu
geçerli saymak,
ya da
·
Ahlaki
değerleri pekiştirmek ve/veya yeniden yaratmak.
Toplum kendi arasında bu
değerler karşısında çelişkili gibi görünmekte.
Teknoloji ile donanımlı
büyük şehirde yüksek teknoloji kullanalar ise, üzerlerine aldıkları
sorumlulukların üstesinden gelirlerse, övünürler.
Aksi durumlarda ise,
teknolojinin içerisinde kaybolmayı tercih de edebilirler ve şu an için çok
geçerli bir özür sayılmaktadır.
Havacılıkta
"meslek" kavramının olmadığından bahsetmiştik. Evet
ve ne yazık ki yoktur. Yani havacılıkta hiç bir iş kolu kanunla korunmaz.
Peki, bu durumda biz
havacılar kime ve neye güveneceğiz?
Anadolu, yıllar boyu
"usta-çırak" geleneği ve mesleki "etik" (Ethic-Töresel ahlak) ile yoğrulmuş ve hala bu davranışı
sürdüren örnekler ile doludur.
Teknoloji ve Modern
Pazarlama anlayışı, bu davranış biçimini zedelemiş olsa da havacılık içerisinde
yakın zamana kadar yerini korumuş ve başarılı örnekler sunmuştur.
Türkiye, Yaşayan Hukuku
oluşturmakta gecikmiş ancak zorunlu hallerde güncelleme ya da zorunlu olarak yeni
kanun yapma yoluna gitmiştir.
Uygulamalar ise hep göz ardı
edilmiş, dostlar alış-verişte görsün örneği çıkarılan yönetmelikler, gereği
için bile çıkarılmayanlar karşısında azınlıkta kalmıştır.
"Iyi
niyet ve aklıselim" yaşamda yerini bulmakta zorlanmaktadır.
Teknoloji ile Töresel Ahlak
çatışması havacılıkta daha da artarak karşımıza çıkmaktadır.
GSM kullanımı, ister toplum
içerisinde ister uçakta olsun, illa yönetmelik, tüzük ve kanun yazarak
düzenlenmemelidir.
Bu yolcular için olduğu
kadar, uçak personeli için de geçerli olmalıdır.
Uçaktaki kütüphaneyi bir
dizüstü bilgisayara yükleyerek kullanım kolaylığı hedeflenmişken, pilotlar
gideceği meydanı
CRM konusu, Simülatör
sırasında geçiştirilecek kadar hafif bir konu değildir.
Bu sanayi devlet tarafından
kontrol edilecektir mutlaka ama devlet personeli gözetiminde, “meslektaşlar”
tarafından denetlenerek.
Havacılık, kayırma ve
kayrılma davranışını kaldırmaz.
Başka yerlerde de geçerlidir
bu durum.
Araba kullanmakta olan
bizler, bırakın GSM cevaplamayı, mesaj yazarken araba kullananlara da şahit
olduk.
Kanun, Tüzük ve Yönetmeliğin
kapsama alanına girmeyen konularda davranışımız temelsiz kalmamalı.
Meslek kavramı ise bu eksiği
tamamlar.
Her mesleğin bir ahlak
yasası vardır kendine göre. Biz buna "tavır" diyoruz.
Mesleki eğitim ister
akademik ister alaylı olsun, bir usta yanında "tavır" öğrenilmedikçe “meslektaş”
olunmaz.
Usta, mesleğe girmek isteyen
adayları hep bu tavır ile değerlendirir.
Bizi bizden koruyacak olan
sadece kanunlar da değildir.
Havada uygulanmakta olan
tüzük, güvenliğimizi sağlamada yeterli olmayacaktır.
İşletme talimatları, bizi
sağ salim gideceğimiz yere varacağımızı asla garanti etmez.
Iyi niyet ve aklıselim (common sense) devrede
olmadıkça, kanun bile yardımcı olamaz.
Lütfen düşünelim.
Her adımımızı planlayalım.
Iyi niyet ve aklıselimden (sağduyu) ayrılmayalım.
Bu tavrı yaşamın her
sahasında da sergileyelim.
091128