İlk Adım
Meslekî ve Teknik Eğitim Bölgesindeki Meslek Yüksekokulu İle İlişkilendirilen Meslekî ve Teknik Orta Öğretim Kurumları Arasında Yapılacak İşbirliğine İlişkin Esas ve Usulleri Belirleyen Millî Eğitim Bakanlığı İle Yüksek Öğretim Kurulu Arasında Yapılan Çerçeve İş Birliği Protokolü imzalanalı nerede ise on yıl (2002) olmuştu.
İş birliği esasları
Madde 6-Bu Protokole göre:
a) Meslekî ve teknik eğitim bölgesinde yer alan
yüksekokullar ile kurumlar arasındaki ilişkilendirme, organik bağlılık ve
yönetim bütünlüğünü ifade etmez. Kurumlar Milli Eğitim Bakanlığınca,
yüksekokullar ise 2547 sayılı Kanun hükümlerine göre yönetilir.
- / -
YÖK ayrıca, 05-07-2012 tarihinde imzalanan Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilen ve Milli Eğitim Bakanlığınca uygulamaya konan Türkiye’de Mesleki ve Teknik Eğitimin Kalitesinin Geliştirilmesi Projesi’nin (METEK) ana faydalanıcısı Milli Eğitim Bakanlığı ve Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı olarak bu projeyi yürütmekte.
“Projenin seçilen 4 alanında (Adalet, Denizcilik, Tarım ve Sağlık), 2 (iki) yıl boyunca yukarıda sıralanan ana çıktıları sağlayacak faaliyetlerde görev almak üzere “kısa dönem uzman CV havuzu” oluşturulacaktır” cümlesinde ise “Havacılık” bulunmamaktadır.
Projenin
beklenen ana çıktıları ise şöyledir;
1- Nitelik ve yeterliliklerin tamamen aktarılmasını sağlayacak bir kalite güvence sisteminin oluşturulması ve Avrupa Kalite Güvence sistemiyle uyumlu olarak sosyal ortakların işbirliğiyle geliştirilmesi ve uygulanması,
2- İş piyasası ile mesleki eğitim ve öğretim kurumları arasında aktif işbirliği sağlayacak mevzuat altyapısının hazırlanması,
- / -
Nihayet 23.11.2012 tarihinde, SHGM ve Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı(YÖK) arasında, sivil havacılığın tüm alanlarını kapsayacak şekilde üniversitelerde ilgili branşların açılması ve müfredatlarının oluşturulmasından, ihtisaslaşma ve sektörel analiz çalışmalarına varıncaya değin çok yönlü bir İşbirliği Protokolü imzalandığını açıkladı.
Hedeflerinin de Türk sivil havacılığındaki gelişmeler çerçevesinde, sektörümüzün artan nitelikli insan kaynakları ihtiyacının karşılanması ve sivil havacılığımızın sürdürülebilir bir şeklide büyümesini sağlamak amacıyla, Sivil havacılık eğitimlerinin üniversiteleri içerecek şekilde yaygınlaştırılması olarak açıkladılar.
Eğitimi
içeren her alanda işbirliği…
Protokol kapsamında her iki kurum, öğrenci, öğretim elamanları ve halka yönelik eğitim, seminer, konferans, panel, açık oturum gibi bilimsel etkinliklerin düzenlenmesi konularında da işbirliği yapacaktır. Bunlarla birlikte YÖK, sivil havacılık ile ilgili araştırma, sektörel analiz, çalışma grupları ve araştırma merkezlerinin oluşturulması konularında SHGM'ye destek verecektir.
Hukuk fakültelerinde sivil havacılık hukuku yönünden ihtisaslaşmaya yönelik lisansüstü akademik programların oluşturulması, Tıp fakültelerinin uçuş tabibi yetiştiren programlarının üniversitelerde kurulması ve uluslararası sivil havacılık kuruluşlarının görev gruplarında akademisyenlerin görevlendirilmesi gibi hususlar da protokol maddeleri içinde yer almaktadır.
- / -
Şu an için, hukuksal bir düzenleme mevcut olmadığından, Meslek Liseleri için SHGM, Sivil Havacılık eğitiminin daha planlı bir şekilde yaygınlaştırılması ve eğitim içeriklerinin kalitesinin arttırılarak belirli bir standardın sağlanabilmesi için MEB ile işbirliği içinde bir protokol imzalamadığından, konu YÖK aracılığı ile METEK projesine “Havacılığın” ilavesi ile çözülebilir gibi görünmekte.
Yine de Sivil Havacılık Anadolu Lisesi olarak açılan ve açılacak olan liseler için bölüm ve müfredat sorunu mevcuttur. Sorun olmayıp yararlı olan tek tarafı ise İngilizce eğitim veriyor olmalarıdır. Şu an için MEB, kendi içerisinde istediği gibi bir müfredat belirleme ve uygulama hakkına sahip olup, SHGM ile böyle bir protokolün eksikliğini hissetmemekte, bu sorun da kolay giderilecek gibi görünmemektedir.
Son beş senedir hem mevcut durum tespiti hem de hukuki düzenlemelere ilişkin görüşlerimi yazmaktayım.
Bu protokol, NGAP uygulamasına geçişte ilk ve çok önemli bir kapıdır. Uluslar arası Sivil Havacılık gelişmelerini bizler uzaktan takip ederken, Üniversite ve Yüksekokullarımızın birçoğunda, bir tek ICAO yayınını kütüphanelerde bulamazken, şimdi bu protokol sayesinde Okullu ve Alaylı kavramı oluşacağına ve Sivil Havacılık eğitiminin hukuksal yansıması ile tamamlanacağına inanıyorum.
Bu tip protokollerin artması, karşılıklı ihtiyaçların belirlenmesine, Lise ve Yüksek Öğretim kapsamına giren ve girecek olan Havacılık eğitimlerinin, NGAP gerekleri doğrultusunda “yeti ve yetenek” gözetilerek öğrencilerin seçimine gidecek olan yolu açmasını sağlayacak olması çok önemlidir.
İkinci yararı ise, Yüksekokul kapsamında mezun edilenlerin artık “sıfat” taşıyarak mezun olmalarını da sağlamaya yönelik bir yönünün olacağıdır.
Son aşama ise Hukuk ile koruma, yani meslek kavramının havacılığın içerisine girmesi olarak karşımıza çıkacaktır.
Hukuksal koruma olmadığı sürece, her isteyen kurs bitirerek, ya da vasıfsız mezun olarak ortalıkta dolaşıp duracak ve harcanan emek ve zaman, harcanmış bir havacılık anlamına gelecek ve havacılığın geleceği ıskalanmış olacaktır.
- / -
Elbert Hubbart'ın Garcia'ya Mektup adlı yaklaşık yüz sene önce "Philistine" adlı aylık bir derginin 1899 Şubat sayısında yayımlanan makalesi tarihin en fazla okunan makalesi olma özelliğini taşır.
Hubbart'in "Garcia'ya Mektup"undan etkilenen ilk kişi, New York Merkez Demiryolu İşletmesi yöneticilerinden George Deniels oldu. "Garcia'ya Mektup"u beş yüz bin adet bastırdı ve "Bu çavuşu örnek alınız" ön yazısıyla işletmenin tüm çalışanlarına dağıttı.
"Garcia'ya Mektup"un varlığı, kısa bir süre sonra Rus Demiryolları Genel Yönetmeni Prens Hilakoff'un kulağına ulaştı. New York Merkez Demiryolu İşletmesi çalışanlarından birinden sağlanan "mektup"un bir kopyasını okuduktan sonra Prens Hilakoff, bunun Rusça'ya çevrilmesini ve Rus Demiryolu Şirketi'nin tüm çalışanlarına dağıtılmasını emretti.
"Garcia'ya Mektup", demiryolu işçilerinden, Rus Ordusu mensuplarının eline geçti. Erler arasında elden ele dolasan mektubu Ordu Komutanları okuyunca, mektubun "resmileştirilmesine" ve tüm ordu mensuplarına dağıtılmasına karar verdiler.
Japonlarla başlayan savaş için cepheye giden Rus askerlerin tümünün üniformalarının ceplerinde "Garcia'ya Mektup"un bir kopyası bulunuyordu.
Japonlar, savaşta tutsak aldıkları Rus askerlerin tümünün ceplerinden çıkan "Garcia'ya Mektup"u görünce bunu ciddi bir incelemeden geçirdiler.
"Mektup" Japoncaya çevrildi ve bunun, "Tutsak alınan tüm Rus askerlerin ceplerinde bulunduğu" haberiyle birlikte Japon İmparatoru'na sunuldu. "Mektup"tan imparator da etkilendi ve birer kopyasının Japon Hükümetinin tüm üyelerine dağıtılmasını emretti. Tüm Japon Bakanlar, "Garcia'ya Mektup"u çoğaltıp, kendi bakanlık örgütünde görevli tüm çalışanlara gönderdiler.
Garcia'ya Mektup nedir?
Amerika Birleşik Devletleri ve İspanya arasındaki savaşın bir aşamasında ABD Başkanı, çok acele olarak Küba'daki isyancıların önderi Garcia'ya bir haber göndermek ister. Garcia, hangisinde olduğu bilinmeyen Küba dağlarından birinde ve nerede oldukları bilinmeyen onlarca sığınaktan birinde saklanıyordu. Kendisine posta ya da telgraf yoluyla ulaşabilmek olanaksızdı.
ABD Başkanı'nın ona, ne denli önemli bir haber göndermek istediğini bilen çevresindekiler (önemli haber, İspanyollara karşı olası bir savaşta Küba Asileri dedikleri isyancılarla ABD’nin birliktelik çağrısıdır), Garcia'ya bir haberin, ancak elden götürülebilecek bir mektupla ulaştırılabileceğini bildirmek zorunda kaldılar. Başkanın çaresiz bakışları karşısında yanıt, çevresindeki subaylardan birinden geldi.
“Benim birliğimde, Rowan adında bir çavuş vardır” dedi. Kimsenin nerede olduğunu bilmediği Garcia'yi o bulabilir ve mektubunuzu kendisine ulaştırabilir.
Bu yanıta Başkan'ın aklı pek yatmamıştı ama ortada yapılabilecek başka bir şey yoktu. Rowan çağrıldı. Kendisine, Garcia'ya gönderilecek mektup uzatıldı ve... “Bunu, Garcia'ya teslim edeceksin” denildi.
Rowan mektubu aldı, yanındaki deri kesenin içine koydu, kesenin ağzını sıkıca büzdükten sonra, göğsünün üzerine kayışla bağladı.
Önce Başkan'a selam verdi, sonra komutanlara, en sonra da kendi komutanına selam verdi, dışarı çıktı.
Rowan, yola çıktıktan tam dört gün sonra, gecenin karanlığından da yararlanarak, bir kayıkla Küba sahiline vardı.
Küba'nın, balta girmemiş ormanlarına dalıp, gözden kaybolduktan üç hafta sonra, adanın öteki yakasında ortaya çıktı. Ülkesinin düşmanı bir ülkeyi, yürüyerek bir uçtan öteki uca geçti ve Garcia'ya, mektubu teslim etti.
Olaya bir de şu açıdan bakalım:
ABD Başkanı Mckinley, Garcia'ya teslim edilmek üzere Rowan'a bir mektup verdi. Ona yalnızca, “Bu mektubu Garcia'ya teslim ediniz” dedi. Rowan mektubu aldı, göğsüne bağladı, selamını verdi ve odadan çıktı.
“Garcia nerede?” diye bir soru sormadı.
“Garcia kim?” diye bir soru da sormadı.
Yaptığı tek şey, kendisine verilen görevi almak oldu. Zaten kendisinden beklenen, onun da yapması gereken buydu.
Son cümle aslında kahraman yaratmak için kurulmuş bir cümledir. Konuyu bilmeyenler için bu geçerli olabilir ama akademiden itibaren Latin Amerika ülkeleri için Askeri Haber alma örgütünde Casusluk yapmış, o ülkelerin dilini ve tavırlarını bilen bir ajandır kendisi. Bir askeri istihbaratçı olarak kim ve nerede sorusunu soramazdı. O bilmeyecek de kim bilecekti? Zaten sonraları yazmış olduğu kitap “The island of Cuba”, 1896 da yayınlanmış, 1897 de de 2. baskısını yapmıştır.
“Rowan'in örnek alınması gereken özelliği, verilen görevi sadakatle kabullenmek, o görevi yerine getirebilmek için hemen harekete geçmek ve görevi eksiksiz tamamlayabilmek için tüm enerjilerini bir noktada toplamak disiplinidir.”
Devletlerin halktan bekledikleri “hizmet” anlamında bu teğmen hep örnek gösterilmiş, itaatkâr olmanın fazileti ön plana çıkarılmıştır.
“Garcia'ya mektup götürecek kişilere gereksinimimiz var. Hem de en kısa sürede, her yerde ve her zaman...” diyerek, bizlerin düşünmeden, yaratıcılıktan uzak, verilen görevi yerine getiren ruhsuz bir köle olmamız istenmektedir.
Bu güne kadar “araştırma” yapmayan ya da yapamayan üniversitelerimizin çokluğu, sanki düşünen adam istenmemesinden kaynaklanmakta imiş gibi gelmekte bana. Sivil Havayolu İşletmeciliği diye bir bölüm kurup, vasıfsız üniversite mezunu yetiştirmenin ne anlamı var?
En hoşuma giden cümle de bu;
“… Bunlarla birlikte YÖK, sivil havacılık ile ilgili araştırma, sektörel analiz, çalışma grupları ve araştırma merkezlerinin oluşturulması konularında SHGM'ye destek verecektir.”
Umarım okuyan, araştıran, düşünen ve sorgulayan bir toplum için açılan bu kapı, asla kapanmaz ve yenileri de açılır.
121127