SHY 6a
Tarifeli Sefer ve Uçak İşletmeciliği
Türkiye’de tarifeli sefer
yapmak için sadece nakit teminat gerekmektedir.
Hangi tip işletme
yapacaksanız yapınız; Tarifeli Seferler (Md.13), Tarifesiz Seferler (Md.14),
Bölgesel Hava Taşımacılığı (Md.15), Hava Taksi (Md.16) ve Yük Taşımacılığı
(Md.17) gibi, her tip işletme için önce parasal şartlar ileri sürülmüş.
Bir tek kargaşa var, Tarifeli
Sefer işletmeciliği dışında da tarifeli sefer yapabilirsiniz başka bir işletme
şekli altında örneğin, Bölgesel Hava Taşımacılığı ve Yük Taşımacılığı gibi.
Buradaki kavram çelişkisine
dikkat çektikten sonra, gelelim ilginç konulara.
Uçuşa Elverişlilik
“İşletmenin filosunda yer
alan uçakların işletme süresince uçuşa elverişliliğini koruması gerekir” şartı
sadece Md.15.d’ de Bölgesel Hava Taşımacılığı yapan işletmeler bölümünde yer
almakta. Bu şart diğerleri için geçerli değil.
Sadece
Bölgesel Hava Taşımacılığı yapan şirketlere özgü bir kural gibi görünmekte.
Diğer işletmelerin, parasal
şartları yerine getirmiş olduğu sürece filosunda yer alan uçakların işletme
süresince uçuşa elverişliliğini koruması gerekmiyor anlaşılan.
Yönetici Personel
Bu parasal güvenceler,
işletmenin sağlam ve güçlü olmasına değil, arkada bırakabileceği alacaklılara
yönelik konmuş şartlar sanki. İşletmelerin güçlü bir finansal altyapı, güçlü
bir işletme ya da düzgün bir yönetime sahip olması ve düzgün işletilmesi ancak
yönetici personelin becerisi ile olabileceği bilindiği için olsa gerek, bu
finansal şartlar içerisinde alacaklılar arasında yöneticiler kapsam dışı
bırakılmış sanki cezalandırılıyorlar gibi.
Patron şirketi batırıyor,
örneğin bir Yer İşletme Müdürü ya da Eğitimden sorumlu yönetici personel,
birikmiş alacaklarını kanun gereği isteyemiyor, hak talep edemiyor.
Bu şartlarda depodaki
malzemeyi satıp kàra bile geçen bazı yöneticilere hak
vermemek elde değil.
Denetim
Md.33-4’e göre Şirket
kurulurken, uluslararası kuruluşlar tarafından belirlenen standartlara uygun
olarak incelenir.
Md.34-3’e göre uygun bulunan
başvurular inceleme komisyonu kararını müteakip, Bakanın onayına sunulur.
Md.35-6’ya göre İşletmeci,
işletme ruhsatı verilmesini müteakip en geç altı ay içerisinde işletme
faaliyetlerine başlamak zorundadır.
Md.37-3’e göre Tarifeli
seferler ile yolcu ve yük taşımacılığı yapacak işletmelerin işletme ruhsatı
aldığı tarihten itibaren en geç üç yıl içerisinde IATA IOSA belgesi almak
zorundadır.
Her şey güzel de, SHGM
tarafından tarifeli sefer yapmaya yetkilendirilmiş Tarifeli Seferler (Md.13),
Bölgesel Hava Taşımacılığı (Md.15) ve Yük Taşımacılığı (Md.17) kapsamındaki
şirketlerin denetlenmesi ve onayı, IOSA’ya
bırakılmıştır.
Bu üç yıl içerisinde bağımsız
yabancı bir denetici şirket, gelip şirketin üç yıllık uçuş sürecini
değerlendirecek ve tarifeli uçup uçamayacağına (SHGM adına olmasa da), o karar
verecektir.
1 Haz 2010 tarihi itibariyle
anlaşılan odur ki (Kanunun kabulü 1 Haziran 2007 Cuma) Türkiye’de tarifeli uçan
her şirketin SHGM denetimi dışında bir IOSA onayı mevcuttur.
Şimdi geriye Tarifesiz Uçanlar,
İç Hat Uçan Şirketler ve Hava Taksi İşleticileri kalmıştır.
Bunlar için de dışarıya
gitmek yerine içeriden SHGM denetiminde halen sektörde çalışmakta olan
personelden yararlanarak yeni bir sistem kurabilir, Doc.8335 şartlarında yapılanabilir ve denetim sistemi için bir altyapı oluşturulabilir.
Tarifeli ile tarifesiz uçuş arasında işletme açısından hiçbir fark olmadığını
da belirtelim.
Md.40-3’e göre, İşletmeci
faaliyetlerinin ulusal ve uluslararası mevzuatlarda belirlenen standartlara
uygunluğu, Genel Müdürlük tarafından haberli veya habersiz olarak denetlenir
veya denetlettirilir.
Hukuksal altyapı, zaten
mevcuttur.
Sektör, zaten kendi
değerlerini yetiştirmiş ve yetiştirmektedir, geriye bir tek organizasyon için
düğmeye basmak kalıyor.
Haksız Rekabet
Bir de finansal açıdan gözden
kaçan bir madde daha var.
Md.44- Haksız rekabet.
(2) İşletmeciler uçuş emniyetinin en üst
seviyede sağlanması bakımından iç veya dış hat tarifeli seferlerinde hat
bazında bir yıllık süre içinde zarar etmemek ön şartı ile toplam maliyetin
altında ücret tespit edemezler.
Ayrıca Md.41-4’e göre “bilanço
ve gelir-gider tablosu, Genel Müdürlüğe sunulmak zorundadır” şartını da hesaba
katarsak, her sunulan ücretin toplam maliyetin üzerinde olduğu gerçeği bizleri
biraz şaşırtacaktır.
Nasıl şaşırmayalım; IST-ADA
arası fiyatlar kimine göre 29TL, bir başkası 41,99TL, daha bir başkası da 64TL
diye ilan etmiş. Şimdi bu şirketlerin hat bazında toplam maliyet rakamlarını mı
ifade ediyor yoksa bu kanunun farkında mı değiller?
Birisi IST-CGN 80,89TL diyor,
diğeri SAW-DUS 49,99€, bir başkası da IST-ORY 69€.
Sonuçta herkes bir telden
çalıyor.
Geleceğe Bakış
Hep geçmiş ve/veya yürürlükte
olan kanunlardan bahsettik.
Şu son gelişme, artık
kaybedilecek zamanımızın olmadığını göstermekte.
IP/10/1147 Brussels,
21 September 2010
Commission welcomes European Parliament vote endorsing new rules for
investigation and prevention of air accidents.
Artık kanun olarak çıktı. Bizde böyle bir kurul var mı, yok mu diye oyalanırken, Avrupa Parlamentosu bağımsız ve ortak Kaza Araştırma ve Önleme Kurulu kanununu çıkarttı.
Tüm EU üyelerinin aynı zamanda ECAC üyesi olduklarını gözönüne alarak, bağımsız ve üye ükelerce oluşturulacak ortak bir kurulun çok yakın bir gelecekte ECAC üyeleri tarafından kabulü pek uzak değil gibi. Böyle bir kararın bizi de kapsayacağını görmeli ve ona göre hazırlık yapmalıyız.
Kontrolsüz, plansız Gelişme ve İlerleme
Zaten ne demişlerdi;
“Sektörün beş yıl önünde gidiyoruz”.
İstim arkadan gelsin de, bu
hıza yetişmek ne mümkün.
Bu yazı ile 6 haftadır bazı
hukuki aksaklıkları dile getiriyorum.
Bu aksaklıkların uçuş
güvenliği açısından çok etkili olmayanlarına da özellikle yer veriyorum.
Ortada dev gibi sorunlar duruyor
iken, normal bir aynaya dönüp bakılmalı gibime geliyor.
Çünkü sektör bu gidişe
hayretle bakıyor ve soruyor kendi kendine;
Bu gidiş nereye?
Sevgiler